Görmüştün bu elleri
Bu kokuyu
Bu resmi tanırsın... bu bakışları ...
Ya ahizedeki ses,tanıdık olmalı hepten
.
Şimdi bu dilin
seni bildim de tüm zamanlarda
saysak günleri unutmuşluğum yoktur
kime işittirsem aynı olasılık
gün evrilirken akşama
Önceliği olur mu
Sergilenen görüntülerden hiç birinin
Diğerine
Özlediklerimizin
Peşine düşmekten başka
Kulaçlar öldü
Bulutların yalpalandığı
boşluğa doldurulsun boş kağıtlar.
An an eksilen göçler
hesaptan düşülsün..
Şiirimi acıktırırsa bu yurtsuzluk
üçüncü sürükleniş de geldi geçti
yine kendime yasağım
kendime tamamlayamadığım akıştayım bu akşam
oysa sen varlık nedenisin tüm zamanların
Roni Margulies’i anımsattınız bana :
‘’Neler mi geçti içimden
Hiç,ne geçebilir ki
Aynadaki ilk kişiyim ben ama,
Hiçmişiz,dedim
Hiçmişiz…’’
O şiiri tütsüleyen esrarengiz bir çıradır gözlerin.
Kelepçe vurma harflerime
Unutup gider seni nasıl olsa onlar.
Ocak senin olsun kor senin olsun
duman senin,kül senin olsun
Sus tutulması
Yoksul bir iniltinin peşi sıra
Ah bu kadim gece
Onlarca yıl gibi, anlatılmaz toylukta
düşsel somutların
sözünü eskitmişim çoktandır
mavi,o gözlere perdelerini indirmiştir
aralama,göktaşlarını yudumlayamaz gölge
Muhteşem şiirin usta kalemini yürekten kutluyorum saygılarımla
Dayanılmazlıkların yüklerini taşır..bir tebessüm karşılığına..
imgeler kondurur içinden
kayıtlara geçmemiş şiirlerin..o aranan. arzulanan tebessüm
dev dalgaların arasında gün ışığı...yaladıkca sevdalı yürek atışını..başlar yaşamsal adımların en soylusu..
değerli dostum sayın ...
Kül oldu zaman
Kül oldu deniz.
Çözemedim beyaza iz bırakan dolambaçların zincirlerini
Hayatın labirenti