Ne yalandan yana oldum ne dolandan
Sözüm,özüm hep yanaydı doğrudan
Kula kulluk etmek pirim yapar olmuş
Kirli bir çıkar oyunuymuş bu oynanan
Dost sofralara hep tuzaklar kurulmuş
Toplasam sana kır çiçeklerini
Başına taç yapsam, bir demetini
Sayfalarca yazsam, senin şiirini
Kelimeler bilmem yeter mi anne?
Üstümüzde var, bunca emeğin
Geçmişe takılıp acıtsa da kalbini
Bilirim, unutmak zor yakar kor gibi
Yine de sevgiye yelken açmak gerek
Yitirme ne olur, yaşama sevincini
Özlem;
Ateşten bir gömlek gibidir
Yanarsın da
Çıkaramazsın ki
Sevgili;
Koşarsın soluk soluğa
Sen Çanakkale’m
“Bir devrin battığı
Devlerin dağıldığı”
Ata’mın
Güneş gibi parladığı
Yerdesin
Yıllarca sevgiyi işledim her demde
Umut doldu gönlüm yaşadığım her günde
Yıllara inat ettim bak yılmadan
Sonunda “can”ı buldum sende
Yüreğimden koptu parça parça acılar
Bedenimi sardı acımasız sancılar
Kim di anlayacak? Dost mu var?
Yalanın bini bir para gerçekler duvar
Henüz vakit varken
Göç temizliğine başlamalı insan. Silkelenip gereksiz ağırlıklardan kurtulabilmeli, dar kalıplara sığmamalı, tökezleten ayak bağlarını koparabilmeli. Sağırlaşmış dimağlara inat bir melodi olmalı dudaklarında özgürlüğü anlatan. Yıların bıraktığı tortuları silkelemeli ardına bakmadan.
Henüz vakit varken
Geçmişin olaylarını irdeleyerek ders çıkarmalı unutmadan, geleceğe ışık tutacak kararları cesaretle alabilmeli insan. Kendi aynasında kendine sorular sorup özüne dönerek eleştirilere önce kendinden başlamalı. Doğruya güzele ulaşmak için kendinden başlamalı önce. Sonrasında etrafına bakabilmeli kırmadan, dökmeden sağduyusunu yitirmeden. Hırslarına yenik düşmeden
Henüz vakit varken
Kardeşlik sıfatlarının içini doldurarak küçük çıkarlara heba etmeden hoşgörüyle sahip çıkarak sevgi bağını güçlendirmeli. Herkesi kucaklayabilmeli gönül zenginliğinin kapılarını ardına kadar açabilmeli. Uzanan elleri hiç düşünmeden tutabilmeli, gençlere yol açmalı bilgece davranışlarla, çocuklar için elinden gelen her şeyin en iyisini yapabilmeli, hiç bir şey beklemeden.
Gecenin en sessiz,en koyu sularındayım.Klavyemin tıkırtılarında beynimin en gizli kıvrımlarında gezinen bin bir dalda dolaşan fikirlerle savaştım.Yine geç kaldım...Nasıl ki bilet alıp günün yetişmez anlarında 'ha bunu da bitireyim,bu da tamam olsun' telaşında cebelleşmekten kalkan vapurun düdüğünü duyarda 'tuh...yine kaçırdım deriz ya...İşte öyle bir şey.Ömür treninde yine telaş,yine geç kalmanın hüznü çöker ya....Yine geç mi kaldım?
Gül bülbül misali... Geçip giden zamana yanarım... Bülbül çoktan göz kapaklarının ağırlığına dayanamamış uykuya dalmışken... Benim gözlerim çoktan uykuları kovmuş! Derinliklere dalmış ve geçen zaman diliminde ünlemleri görebilmekten yoksun... Yine yapacağını yapmış. Kopuş öyle bir kopuş ki...
Dostların dediğini doğrular gibi 'o duymaz ki...'serzenişlerini yine doğrulamış olmanın buruk bir tebessümü bile kendine derinden mahcup ah çekişlerim... Yine yazmanın o dayanılmaz tadıyla tuşlara dokunmaktan vazgeçememiş... Aman demeden...
Ne olurdu? Arada bir dönsen bu dünyanın sıradan duruşlarına takılsan... Ne olurdu sanki... Bak yine geç kaldın... Sen hep geç kaldın zaten... Ne zaman yetişebildin ki! Herkes çoktan dükkânı kapamış... İşleri bitirmenin rahatlığıyla karanlığın gizemli sülietine dalmış...
Hayır diyen beynimin yarısına... Diğer yarısı belkilere takılmış...
Karanlık gecelerin
Issız kaypak sokaklarında
Çığlık çığlığa
Katlettiler insanı
Duyan olmadı
Sağırlaşmış duvarlarda
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!