Bu gidişlerin sonu yok...
Bildiğim her yol sana çıkıyordu oysa,
Her yol bakışlarına.
Yüreğin tozu dumana katıp gitmeseydi
Senden gitmeyi hiç istemezdim;
Ne zor karar verdim,
Sevmekte acemiyiz belli gülüm!
Öğreneceğiz düşe kalka
Yaraları bir anda sarıp eğlenmeyi.
Lakin,büyük sevmek benim harcım,bilirim;
Çığ gibi büyür de biranda
Altında kalır ezilirim.
Demek geceleri yarıp çıktın ortaya,
Sessizliği savurdun iplik iplik.
Defalarca böldün,parçaladın gündüzleri
Bin defada alacağım nefesmiş oysa
Yere göğe sığmadı çığlıklar,
Balıklar nasıl kaçtı görmedin.
Yağmur bulutları gibi kabarıyor içimde,
Ayaza kesmiş sabahlar.
Çakıl taşlarını topladım,yığıldım.
Beethoven'in bilmem kaçıncı senfonisi uyandıramadı beni.
Meşin bir kırbaç şakladı sonra,
Sarsıldım.
Sal saçlarını rüzgara bırak,
Rüzgarın elleri oynasın saçlarınla.
Kimse görmez,duymaz seni ağla,
Rüzgarın hafif sesi teselli versin sana.
Koşmak mı istiyorsun?
Belki de kovalanmak?
Bahar akşamlarından kanun taksimi geçiyor sanki,
Kapıyorum gözlerimi başka kıyılarda nefes alıyorum.
Senden haber alamadığım her an,
Bir kıvılcım düşüyor yangınıma
İçim buz gibi soğuyor.
Kutuplarda bir yerlerde buzdan heykeller yapıyorum
Beyaz bulutla,
Siyah buluta dikkat ettin mi?
Biri gülüyor,
Diğeri ağlıyor.
Sen de öylesin.
Bir gülüp bir ağlıyorsun,
Günlerden bir gün gülüşün gölgede kaldı
Sevinçlerin askıda.
Yorgun umutlardan bir deniz oluştu
Mercanların ortasından bir yerlerden,
Öylece çıkıverdin meydana.
Uzun soluklu bir ah çektin
Gün olur ki,umutsuzlanırım.
Bazen kendimi boşlukta,
Ölüm havası taşıyan yollarda bulurum.
Gün olur ki,severim.
Belki de sevilirim.
Kim bilebilir ki,
Geceleri diyorum dost,
Kır çiçekleri açar mı?
Açar mı bir gece yüreklerde
Bir kucak dolusu papatya?
Ve sen o papatyalardan başına taç yaparak,
Geçmişe selam bırakıp,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!