“ sallantılı denizde çalkalanıp duran
çivi üstüne çivi çakılmış gemilerde
sen düşmemeye çalışırken
çapa olmasam bari boynuna “
diyorsun yazdığın son mektupta
adı su
griye inat
hep mavide yol alan
o mavi ki
birbirine akanların rengidir hani
Suskunluk ve bunaklık üstüne kurulan barışın dili sahtedir
Biz gönlü barıştan yana olanlar ne zaman kırarsak suskunluğumuzu
Ne zaman biterse üstümüze yapışan bunaklığımız
Ancak o zaman barışı haykıracak çığlığımız…
1 Eylül Dünya Barış Gününüz Kutlu olsun!
A...Ahhh
yine eteklerinden çekip çekiştirilerek
yaşandı bugün hayat
yine paslı makaslarla kırpılarak
haybeye gitti umutlar
Sen;
Karabasanlarımı bembeyaz düşlere çevirenim
Hayatımın tozunu silkeleyenim
Bütün kirlenmişliklerimi temize çekenimdin
Sen;
kasık çatlatan hikayelerim
- olmadı benim hiçbir zaman -
ama kibirin gölgesi düşmemiş
- dostluklarım oldu -
birbirini çoğaltan sevdalardan az da olsa
- birkaç yudum aldım -
-havaya değil akla karıştı
toprağa değil yüreğe dokundu
suya değil dile düştü cemreler-
kıpır kıpırken aşkın yüzü
şaşkın cemrelerin izinde
Meselâ diyorum,
koşar adım çıktığın merdivenlerin
kapısını çaldığın düşlerin ardında
seni karşılayan hep ben olsam
sanki mırıldanır gibi ortasında uykunun
Sen olmazsan
kırlara küser papatyaların elleri
saçlarını sarıya boyar baharda ağaçlar
gün yüzünü saklar günebekanlardan
sardunyalar ağlar
teneke saksılarda gizli gizli
soğuk kış günlerine ait
soba sıcaklığında
büzüşüp yer minderine
burnunda kızarmış ekmek kokusuyla
dalmak tatlı düşlere
bacası ince ince tüten çatılara
Issız ve yalnız zamanlarımda, sesimin yankısını bulduğum ender şiirlerin şairi. Umarım hayat ona hep saygı gösterir.