her zaman temiz giyinmez
her zaman ayna olmaz ısığa
benim ruh halim
çürüktür mora çalar
doğaldır ki çiçek de kokmaz gülmelerim
gittiğin uzakların her kilometresini
ezberine kazıyan
geçtiğin her dağ başının sisini
sırtında taşıyan benim gölgemdir
benim sesimdir
kıyısında soluklandığın
yüz yaş yorgunluğuma rağmen
salınır ortalıkta
yirmi yaş coşkusuyla heyecanı
gülüşümde saklı
çocuksu bir şımarıklık
boyum posum genç kız edası
Kardelen zamanıydı
Soğuk ve rengi mat bir gecenin sabahında
Kızıl bir avazla düştün avuçlarıma
Sesinde ürkek bir tını
Teninde kelebek kırılganlığı
Kibrit çöpü parmaklarında
siz ki özgürlük denizinde rüzgar
kardeşlik ırmağında düş
umudun ışığında paydaştınız
bir kucak “barış “ tınız
halaya durmuştunuz evrenin kuşağında
şiir dilli güneşiydiniz yarınların
çıktığım bütün yokuşların karnı ağrıyor
indiğim bayırların kasıkları
ölümün toprağı serilince üstüne aşkın
kemikleri de sızlıyor hayatın
ah be sevgili;
rakıda balık olmak isterken ben
yem olmak da var işin içinde
başımda dolanan alıcı kuşlara
sen demlenirken
benli düşlerin eşliğinde
Kim engel olabilir
Uçsuz bucaksız ovalarda rüzgarla yarışmama
Terini soğuturken saçlarımla
Adının her harfini gülmelere karıp
Mayalarken günü ellerimde
bir bilsen,
nasıl kanıyor yüreğim
nasıl sapla saman misali
harman yeri içim
sarılıp boynuna ağlamak istiyorum
bana adını sorsalardı
ta kendisi derdim yaşamın
ne yazık şifresi ellerinde kırıldı hayatımın
oysa dün akşamdı
çimler aşk kokuyordu sere serpe
Issız ve yalnız zamanlarımda, sesimin yankısını bulduğum ender şiirlerin şairi. Umarım hayat ona hep saygı gösterir.