Selam Nazlı ben.
Görmediğin bilmediğin değişik bir ülkeden.
Sarıya boyanmış bir bulut var burada,
Güvene bulanmış bir sürü sahtekâr.
Rolünü çok güzel yapmış büyük,sahte bir aşk var.
Söylenmesi gerekenlerim çok farklı herkesten.
Seni bana anlattılar.
Göremedikçe, sordum.
Anlatılar.
Ayağımdaki pranganın açtığı yara izine bakakaldım.
Duyamadıkça, sordum.
Söylediler.
Sen şimdi ıssız bir benliktesindir,
Ellerin üşüyordur...
Kimsesiz bir sigaraya sahip çıkmışsındır belki.
Belki de yolsuz bir trafikte
Bana gelmek istiyorsundur.
Belki yorgun bir kuşa dalmıştır gözlerin.
Kokun,
Güzel bir bahar sabahı gibiydi .
Dünyanın dönüşüne inat,
Durdurdu zamanı sevgilim.
Her acıya dayanmış kalbimse
Bir gidişine dayanamadı bugün.
Ellerin saçlarımda değil ya,
Canım sızlıyor.
En derinde bir yer acıyor.
Benim evim sen,
Senin evin bana yasak.
İçimde kuytu köşede bir çocuk ağlıyor.
Şimdilik gidiyorum sevgilim.
Çiçekler ektim gönlünün en derinine.
İyi bak onlara geleceğim
Çocuklar saldım bahçelerine.
Besle büyüt onları diye.
Beni beklerken düşler kur sevgilim.
Gelecek mi?
Kapı çalacak mı birazdan?
Yarım kalan bardak dolmak istemiyor.
Yalnızlıktan siyaha boyandı az önce tavan.
Göz kapaklarım açılmıyor.
Yaz günü yağmur yağdı.
Adım vaveyla.
Öyle korkarak susamam artık.
Yürekten bir gürültü koparacak sesim.
Adım vaveyla.
Tırnakları etime geçmiş hikayemin.
Gözyaşı yetmiyor sadece.
Ve Aşk çıkar gelir birgün.
Olmaz dediğinde,
Umut bittiğinde,
Lalelerin, zambakların,güllerin kuruduğunda...
Nefesin tükendiğinde.
Ve Aşk çıkar gelir birden.
Yaş otuz.
Büyümek yerine küçüldü içim.
Üstelik artık kocaman bir şehirim.
Neşeli bir de şiirim.
Yaş otuz.
Eskisi gibi evde de yokuz.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!