Çok fazla insanım
O kadar fazla ki göze batıyorum
Sessiz sevgilerin acısıyla koştururum
Nefesim kendi nefesim değil
Kendi sözlerim ürkütüyor beni
Sesiz gönüllerde duyuluyor çığlıklarım
Denize alıştırıyorum gözlerimi
Ya bir kadın çağıracak ya ben gideceğim
Belki başım dönecek ikimizden.
Belki kurtuluşum bir bakış,
Gözleriyle yere serecek beni
Çekip alır beni karanlığın içinden
Benim hayatımla ölümü ayıran duvar
Bütün umudumu yitiren insanın,
Yaşamaktan aldığı keyif kadar.
Böyle kıyısında olmanın iyi yanı ise
Ne kadar yakın olursam o kadar az korkar
Ama ne kadar çok bilirsem o kadar az bilmek isterim
Zavallı deyip geçebilirsiniz.
Üstünde durmanıza gerek yok yazdıklarımın.
Dünya düpedüz aldattı beni.
Yoruldum, ben eski ben değilim.
Geçmişimdeki tüm güzel anılar,
İyi insanlar, o güneş.
Adsız ve acı bir özlem, gözlerimi yaşla dolduran.
Herkesi alıp giden bencil bir ölüm gibi gidişin.
Dönmeyeceğini bilmek beni yıkan, solduran.
Dönmesen de bu sonsuz karanlığın sahibisin.
Onca insanın arasında,
Hiç ölmemiş gibi dolaşmak çok zor
Yaşamın ağır uykuları beni boğarken,
Uyanıkmıș gibi yapmak.
Zaman siliyor ayak izlerimi
Hangi insan kalır dünkü gibi
Ölüm var diye, yaşıyorum.
Sonunda biteceğini bilmesem bu saçmalığın,
Çok daha katlanılmaz olurdu.
Hayatın kendisi ölüm istiyor.
Fark ettiğimden beri bunu öyle dolanıyorum kıyısında
Biraz durup bekledim ama
Elimden tutup eflağa çıkaran
Gözlerime bakıp,
Beni yıldızlara yoldaş yapan sevgilim
Bir sözüyle gönlümü tutuşturan
Her sabah içimi gün ışığıyla dolduran,
Sedefim..
Her gün bu kadar soğuk mu ellerim.
Böyle solgun mu yüzüm her zaman.
Her zaman.
Kendim,
kendimin önünde oturmaya mahkum.
Ellerim, hep beceriksiz nereye koysam.
Hatırlarım bir gece bir yokuşta durmuştum
Kitaplarım bir de büyük umutlarım vardı
Yalan oldu hepsi, ne garip öldüm anlayamadım
Siz ne kadar öldünüz, böyle yokuşlarda
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!