Bir güzele vuruldum, yüzü gonca,
Has sevdayı tattım âşık olunca.
Hüznüm dağıldı sevdiğim gelince,
Dünya silinir gözümden, aşk kalır.
Cananın aşkıyla şenlendi zaman,
sensin lügat gibi gözümde tüten
seninle anlam bulurum ben:
ben mısraysam kafiyem sen,
"Kays, çöllerin Mecnûn'uydu; ben ise buzun, ayazın/ Feryad ü figan dönerim kutuplarda devran-ı dem."
Geçen güz mevsimi, ikindiye yaslandığım bir hicret vaktinde bir gönül dostum “Bütün aşklar masal tadında yaşanmalı, mutlu sonla bitmeli.” diyen de var; “Aşkta vuslat olmaz, vuslat olsa aşk olmaz.” diyen de. Siz hangi fikirdesiniz? Size göre aşkın tanımı nedir?” diye sormuştu. Bu suale uzun soluklu bir cevap verememiş, şu kısa dörtlükle yetinmiştim:
“Bilemedim nedir tanımı aşkın/ Cevap vermekte lügat bile şaşkın/ Yanmayana, yakmayana aşk demem/ Ruhsuz viraneye asla köşk demem.”
XXXXX
Dolandım şu âlemde pazar ile gülzârı,
Göremedim hiçbir iz bunca ahd ü vefâdan.
Dağladı düşlerimi hicranın yanık hârı,
İnsanca yaşama denizine çalmıştık mayayı
Niye el âlem gibi gülmesin yüzümüz?
Ağlamak tabii ki fıtrî idi, ağlamalıydık,
Ya göz-ırmaklarla coşan bahçeler?!.
Han harap, vatan serap olsa da
-I-
Gözlerin ışıl ışıl halay,
Gönlüm doludizgin balayı.
Karanlık geceme doğan “ay”ı:
Yakama yıldız diye
Yelkenime hız diye
-I-
Ay bir sırça kemerdir sırlı semada,
O ne gamzeli bakıştır, gamı zedeler.
Gümüşten bir yaydır, gönül burcumda,
Hayalin sahilinde gezinip göz eder.
Aşk taşır geceme, ışır ışığından kış,
Yaşım elli amma çocuğum hâlâ
Kolay mı büyünür gurbet elde?
Hep gözümde tütersin babam.
Gündüz güneşim, gece fenerim
Fizan’a korkmadan giderim
Yolumu açarsın babam.
Gönül nasıl şenlenir memleket neşesinden,
Hele bu baharda sen Kızılbel’e gel de gör!..
Uzakta yaşanır mı şu cennet köşesinden?
Hele bu baharda sen Kızılbel’e gel de gör!..
Yüklenince omzuma emaneti, elemi,
Zemheriler geçti, karlar eridi,
Dağı, taşı yeşil çimen bürüdü,
Damlalar, cemreler dala yürüdü,
Bizim oralara bahar tez gelir.
Yamaçlar canlanır, ille al olur,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!