Bu bir veda değil döneceğim elbet
Gidiyorum gül kokulum kendine iyi bak
Bu ilk ayrılık, ilk mahkumiyet
Nasip olacaksa eğer kavuşmak
Bir daha ayrılmak yok ilelebet.
Kuşlukta kalkıp yollara düşerdik
Benimle yürürdü kutup yıldızı
Sıralı dağlardan geçip giderdik
Dağlar ne bilsin ayrıldığımızı.
Ay ile güneş yer değiştirince
Rüzgara kapılıp yeşil çuhalara
Ne buldum deresinden aşağı doğru
Bir patika yol çıkar kara dağlara
Yükseldikçe yükselirsin göğe doğru..
Bir yanı çürüyen, bir yanı friz veren
Nereye el atsam kurur kökünden
Gün yüzü göstermedi bize kader
Ne çare kurtulmak müşkil elinden
Her nereye gitsem orada bekler.
Kısa ömür şöyle, böyle geçecek
Daha yolun başındasın
Nedir ki bu halin çocuk
Henüz onbeş yaşındasın
Nedendir bu isyan çocuk.
Arpa boyu yol gitmişsin
Tıpta ne derler adına bilmiyorum
Kopmuş yada bütünleşememişlere
Nikotin etkisinden mi bilinmez
Varlığın terazisinde hiç geliyorum
yinede sefam olsun diyorum
En uzak ilkelerimde bile
Kahır dolu hasretini çektiğim
Şimdi hayatın penceresinde
Hayali gözlerimde canlananan
Senmisin tutkuyla sevdiğim
Sen değilsen nedir bu çektiğim.
Kaderin solgun gülleri içinde
Benim tek servetim bahçenin aydınlığıydı
Şebboylar arasındaydı, evim
Selvilerin üstünden batarken gün
Bastırılmış açlığımda orucum
Gözümde suyun zerrecikleri billurlaşırdı
Olan olmuş; geri dönülmez gayrı
Pişmanlığın kime ne faydası var
Sel olmuş gözyaşı; boğulmuş gayrı
Köprüler kurmanın ne faydası var.
Aklım esti düştüm yola
Sağa, sola baka baka
Yürüdüm tırmandım
Dağ yolunda keman çaldım
Çıktı geldi bir ayı
Baktı dayı, dayı
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!