Aşk nedir nerden bilsin pervâneye düşmeyen
Muhabbetle kavrulup biryâneye düşmeyen
Bâdeye koyup aklı meyhâneye düşmeyen
Sorma güzelim bilmez hikâye der Mecnûn’a
Leylâ’nın sahrasında uğramayan cünûna
Bir güzel yıkayalım yağmurlarla külleri
Gel çocuk, bu dağları boyayalım yeşile
Bir yanda çitlenbikler, beyaz yaban gülleri
Ceylanlarım yeniden Yunusça gelsin dile
Su serpelim yollara yele ateş düşmesin
Turnike'de sahipsiz dönen bavul gibiyiz.
Kendimizden habersiz yaşayan kul gibiyiz.
Devrederiz mahşere bir el tutmaya görsün
Eşini bulamayan kimsesiz dul gibiyiz.
Tuna kıyında bir suna
Gezer salına salına,
Kaşları sevda kalemi
Yazar salına salına
Morca bir güvercin uçar
Bir bendir ki ziller döner ellerde
Bir bendir ki ritim tutar tellerde
Bir bendir ki şaha kalkmış at gibi
Tozar gider ahenk ile yollarda
Ben sırattan geçerken sırrımı nasıl atam
Herkes çığlık atarken yangelip nasıl yatam.
...
Bir lokman bul kendine lokma döktür bir güzel
Şerbeti hazır olsun yiyelim tutam tutam
Sen varsan ben yokum olduğun yerde
İçinde ben geçen sözde ben yokum
Ben yokum demek de insana perde
Ben diyen ten diyen sazda ben yokum
Ocağa atılan bir odun gibi
Bildiğini sanan ahmak haberi yok bilmez gider
Azraile yem olunca eyvah deyip gülmez gider
Hacı hoca mektep derken efsaneyle şişer beyni
Sağlığında bir ummana uryân olup dalmaz gider
...
Bu âlem bir mezradır ektiğini biçersin
Ne gelirse arkandan ordan kapı açarsın
Sırat dediğin amel takılır ya geçersin
Hak Taâlâ öcünü bunda ibretle alır
Bilmeyen ilm-i ledün onu kul yaptı sanır
Bir çerağ yak gönlünde
Hu diye koşarak gel
Yansın bırak gönlün de
Su diye coşarak gel
Aynayı sil yaş ile
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!