Şehre uzaydan girmiş işgal ordusu gibiydi sis
Sen ve ıslak toprak kokuyordu her taraf.. mis..
Renkli ışıklar var, şehrin batı yakasında ve her zamanki cümbüş
Ayaza bırakılan sıcak nefesler gibi sis, olabildiğince seyrek
Soğuğun arsız okşayışına inen şamar, yüzlerdeki aldırmaz gülüş
Kırmızı ışık sevaba uzanan kırmızı halı
Sevgiye yeşil yandı hemşerim... atla arabaya, geç otur
Dur hele, esmer yüzün konuşurken ak
Şehirli ellerimden yumuşak nasırlı ellerin
Üzülme hemşerim bugünler televole, haberler donkoloji...
Sen anlat olanları ben dinlerim
Saçlarının dalgalarında martılar
Deniz yüreğinde, sevgili aydınlık
Ufuk uzak, gökkuşağımda özlem var
Sen İstanbulsun, ve İstanbul sen
Esintin bana doğru, nefesin ılık…
-I-
Zamana karşı yarışıyorsunuz
Yelkovan, bir elinde kılıç
Akrep, diğerinde hançer
Zaman arkada, siz önde
Aslında kaçıyorsunuz..
Zaman aynanın iki yanında
Ayna misali iki yüzlü
Önü gün gibi aydınlık, gün gibi ak
Arka plânı belli belirsiz
Çoğu zaman karanlık
Bugündür ön plânda görünen
gel
kahve içelim seninle
orta…
son yudumu çekerken
fincanlara boşalsın yüreklerimiz
çevirelim sonra fincanları,
Kuşkuyla durmak vardır, gönülsüz gelişlerimde
Tutku ve şehvet kokar nefesim
Hep bir vardiya telaşı bulurum dış görünüşümde
Ve şüpheye ayarlanmıştır sesim...
Yokuşlarda geriler aklım, zorlanır mantık freni
Martılar başımın üstünde uçuşuyor
Gökyüzünde gri beyaz bulutlar
Gördükleri deniz, ayak ucumda
Balıklar orada
Yosunlar orada
Göremedikleri içimde, hissediyorlar...
Biriktin, çoktun, şimdi azsın...
Tenine çarpan ilk akşam serinliği, ısırgan otu
Yazın sessiz vedasıdır
Genç ayaklardaki terlik şıkırtılarının seyrelişi
Gündüz güneş ve hasta otlar çoğaltır sarışınlığı
Kalabalık, zavallı yalnızlığının kandırmacası
Dün yine eylem koydunuz
Ellerinizde kalın pankart sopaları
Kargacık burgacık yazılar, üstünde
Bağırdınız
Yürüdünüz
Direndiniz
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!