HİÇ BİLMEDİN Kİ...
Hiç bilmedin ki,
Ne hisseder ve ne düşünürüm.
Duvarlar bile,
Bir çırpıda ezberlemişti,
Gönlün sanki aşk güncesi,
Dudakların gül goncası,
Güzellerin en incesi,
Bal gözlüm, sevdiceğim,
Bir tanem, gül çiçeğim..
Göresimin geldiği öğle vakitlerinde
Sönesi gelmesin ne olur yürek ateşimin
Biliyorum geç kaldığımı
Bilmediğin gibi, avuçlarında genceldiğimi..
Gözlerinden ela kömür, karasız
aşikâre,
söylenmeyen şeyler vardı,
aramızda.
hani kenetlenirdi de,
ağız,
yıldız kaymışcasına,
ateş dikenlerinin çıtır çıtır kızardığı
kasımpatıların göğe doğru uzandığı
günlere rast gelirdi, gönülce perişanlığım..
sondan bir önceki yaprak yere değil de içime düşer
yeniden yeşerirdi, dal budak...
kirpiklerime bir masum bakış
Erikcil erkenciliğim
Bahara özlemimdendi
Cemrelere kanışımdan değil! ...
Ayran gönüllüğümden dem vurup da
Deseler ki, bembeyazlığı naziredir
Kardelenlerin göz kırpışına
Kedi adam/kir
Bıyıkları çalı süpürgesi gizli ağızda
Artık topluyor çöpten
Beğendikleri çöpe
Gerisin geri, beğenmedikleri
Fukara göz, kasaba bandosu mide
Ellerimizle itmiştik şehri doğuya
Batı, çoktan Atlantis’ti bize
Geride kalan ne varsa karla kaplı
Turfanda yeşili, önümüz
Bahar bize mi geldi
Biz mi misafir gittik ona
Birken yanında, çoğalıyordum aşkınla çarpılarak
Yapayalnızken gerçekte, göremedin mi senli çokluğumu
Ne oldu da, hikayemiz boğuldu soru işaretlerinde
Sevgisiz hatır sohbetlerine sıkışan ünlemler neden, bize ne oldu?
Ellerinle tutunduğum yaşam, kurumaya yüz tutmuş
Belki de gözlerin aydınlık bakışlarımı unutmuş
Büyük kadınlardır onlar, kocaman birer granit
Ben efendim, tanımadığınız suskun mimarım
Hüznü yontmuştum yüzlerinde,sonrası birer mutlu anıt
Çekicim keskim olmadı hiç, yüreğimle varım..
Ben, anıtlarımın saçlarını okşarım, gülersiniz
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!