Bir avucuma seni koyuyorum
Yüreğimi, diğerine
Eşitsiniz hayret
Her nabız vuruşum
İki top sesi kulağımda
Hayret
Küçüğüm..gözlerine sakladığım heyecanım
Yalandır, kıskanmadım dersem
Parmaklarında açan papatyaları
Saate yaptığın bir saatlik ayarı
Ne mümkün koklamak, dokunmak hele
Üzerine geçirdiğin cam fanusa
ve mavilerinle sarılmışım sımsıkı
gökyüzü masmavi ve sen okyanus
dalga dalga gözlerime değdiğinde bakışların
başlamış çoktan, büyük dönüşüm
gündüzleri sularında dolaşan yalnız
ben, o melankolik, o gri yunus….
ve mavilerinle sarılmışım sımsıkı
gökyüzü masmavi ve sen okyanus
dalga dalga gözlerime değdiğinde bakışların
başlamış çoktan, büyük dönüşüm
gündüzleri sularında dolaşan yalnız
ben… o melankolik, o gri yunus…
Ölümüm ellerimden olacak
Siz, merdane kadar masum..
Yüreğimi sıktım avuçlarımda
Temizdi sizin kadar
Kir çıktı rüyalarımda..
...
Ne siyah benleri vardı
Ne uzun yağlı saçları
Avuç içi yüzüne pek yakışırdı
Etli dudakları
Göz altlarında da, onlarca çil
Ufak tefekti
yalanmış zamanların eskimişliği,
sevdaların “kaf dağı”nda
unutulmuşluğu da yalan..
su başlarında yeni yol başları bulmadık mı dün?
yitik sevdalara giden..
bakışların yakamozlaştığı su üstlerinde,
Şehrin kuzey tepelerinin buzlandığı akşamlar
Sis basardı batı yöndeki uzak tepeleri
Şehir suskun, sokaklar tenha, manzara silik
Sis çökerdi göremezdin kalbini, bulutlanırdı gözlerin
Bulanırdı sisli düşüncelerinle, berraklığı sevginin
Ve birikirdi avuclarında, ıslak keşkelerin
Seni sevdiğimde yollar topraktı henüz
Ve yağmur yağmaz iklimlerde
Kurak vurgunu çalılardık tutunduğumuz yerde
Renk toprak rengi, tenimiz toz
Uzak dağlara düşerken seyrek kar
Mevsim kıştı hep, gönlümüz buz
Akşamlar artık erken düşüyor bu şehre,
Bitti, oynanmış saatlerin yakın dostluğu
Kapılınca, sarı yapraklardan yansıyan vehme
Geceyi ısıtmak içindi, üzerine üfleyişim soluğu..
Üfledim, çünkü dizlerimde bir kızgın titreyiş
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!