Tarihten habersiz yarını düşler,
Zalimi kayırır, mazlumu fişler,
Hİleyle yürüyor burada işler,
Memleket elden gidiyor dostlar,
Osmanlı bunlara batıyor dostlar! ....
Sevdama zincirden kilit vurdular
Gençliğime arsız tuzak kurdular
Ben kendime DOST diye bilmişken
Dost bildiklerim düşman oldular
Ne halden bildiler ne de hatırdan
Şiir olup yola düştüm,
Yürek olup kula düştüm,
Aşık olup dile düştüm,
Dertler derya bende, durmaz,
Benim adım ÖZLEMBAZ! ....
Bir sevdaya düşütü mü gönül, gül kokusunda tadar her çileyi, artar ruh sıcaklığı her nefeste. Sevgili ister uzak,ister yakın olsun; öyle bir yangınla yanar ki hasret iliklerine kadar işlemiş, özlem bütün varlığını çepeçevre sarmıştır ya... sevmiştir bir kere gönül uslanmaz.
Kavuşamayacak olmaktır en acısı, hele birde kanına girip de üstüne saldılarsa sevdiğini gel de çek bu çilenin öfkesini. Sevdalara inat etmiş zulüm türküsü besteleyen nice sultan vardır yalnız adı sultan olan. gözünü aşka dikmiş nice vicdan vardır adı vicdan olan. Bir ayrılık bestesi tüm yüreğini sarmıştır çepeçevre; ya sevgili yüz çevirip gitmiştir, ya birileri ayırmıştır, bir yalanla hileyle kahpece... Oysa yürekte ki o büyük yangın hiç sönmeyecek sevda hiç bitmeyecektir. Bırak sevda kazansın sevda hakim olsun yüreklere, gönüllere.
Kim bilir hangi hayallerle bezemişti yüreğini Mecnun! kim bilir ne güzel bir yuvası olacaktı Ferhat’ın ve Şirin ne güzel analık yapacaktı çocuklarına. Bırakmadılar Aslıyı Kerem’ e, Kays’ ı Leylasına. Yinede tükenmedi sevgileri, bitmedi aşkları, tutkuyla sarıldılar umutlarına, feda ettiler sevgi uğruna, sevgili uğruna ömrü... Sevdanın zaferi için koştular Azrail’in kollarına.
Ne pes etmez, yenilmez duygudur sevgi, aldırmaz gül ‘ ün dikenine, aldırmaz aşkın yakanına. Bir cesaret yumağı olur insanın yüreğine “koş” der; ölümde olsa yolumun sonunda “canana koş”. Duvarlar gerilse de önüne, engelle atılsa da yoluna sıkı tut beni ve koş. Koş ki ey gönül ben kazanayım. Koş ki ey insan sevda kazansın!
Nicedir bir ateş yanar içimde, bir sel ki gözlerimden boşalan ve ant içtim sevdamı zaferle buluşturmaya, sonu kahırda olsa, çileye bulaşsa, acıda olsa sonu sevdaya koşuyorum hiç durmadan. Nice sevdalıların gönlünü ayna yaptım gönlüme. Öyle bir sevdim ki öyle bir vuruldum ki daha ilk bakışımda meydan okudum ölüme. Sende uzat elini sevgili ellerime, yüreğini yüreğime yasla. Bir damla yaş düşmesin gözünden, mani olmasın hiçbir şey sevgine.Sarıl, aynı ateşle aynı aşkla sarıl ki...
Bırak Sevda Kazansın! ....
yok barış abi...
Nemrud'u gerdiler sanki umutların önüne
sanki bir yetimlik yarışında hayallerim
sen aldırma böyle kablolar arasında hevesle dolandığıma
bir atarsa kafam çeker giderim...
Yokluğunun
gölgesi düşüyor yalnızlığıma,
ve yokluğunun öfkesi
'' Maziden Bir Demet ''
bu oluyor senle dolu günlüğümün ismi
ve günlüğüm;
Sağ senin, sol benim koş bakalım ey insan!
Bugün sağa geç yine ne fark eder dün solsan?
Bir menfaat yarışında fikirlerin çürümüş,
Üç kuruş çıkar için ne olur maymun olsan...
Dedikodu etmek ki senin asıl sanatın,
Gözyaşı ….
Ve kavuşamamanın ardına gizlenmiş bir tufan! Esip, bütün umutları dağıtan bir hasret tufanı. Oysa sevgilinin gözlerinden parlayan o ışık hep canlı kalsa, kavuşsa birbirine vurulanlar, hüznün adı ayrılık olmasa… Nicedir içimde kanar bu yara; ve tutamam kendimi ne zaman firaka düşmüş iki gönül gözlerime dokunsa.
Mecnunun neydi kabahati bakamadı Leylasına doyasıya? Neydi Ferhat’ın suçu? Nice gönüller var ki sevdayla kavrulmuş… Duamdır, Sevda kazansın! Sulh olsun bütün yüreklerde, sevgiyle baksın gözler birbirine, kavuşsun Ali Ayşe’sine, Ömer Fatma’sına, anne yavrusuna …
Ayrılığın o çekilmez çilesini yazıyor şairlerin kalemi ve gözyaşıyla türkü söylüyor ozanlar…
Yuvalar yıkılıyor bazen ve çaresiz bakışıyor yetim kalanlar. Bazen zalim bir babanın kılığına bürünüyor felek, vermiyor Kerem’e yavuklusunu. Bazen ölüm akıyor ırmaklardan, Fırat’ a karışıyor ciğeri yanan anaların gün görmemiş bebeleri.
Sevda kazansın! Ayrılıklara inat, acılara, ıstıraplara inat. Sev bebeğim. Kavuşmak uzak dağların ardında bir ırmakta olsa koş, vuslata koş…
Günler geçmiyorken dertle yas ile
Sığınmış gönlüme bir umut dağı
Zulume dur diye ölsem nafile
Kara bir talih ki yakıyor bağı
Yüzüme yansımış çaresiz çilem
ZAN………
Hala seni anlayabilmiş değilim ey dünya! Horoz dövüşü gibi uğraşıp duruyorum seninle. Her seferinde “ben adiyim” diyerek karşıma çıksan da hayır sen adi olamazsın diyerek bunu sana kanıtlamaya çalışıyorum fakat artık söylediğim yalana kendim de inanamıyorum…..
Haklısın ……. Sen adisin! ......
Hatta rezilsin, paçavrasın, üç kağıtçısın, hainsin, alçaksın………. Yeter mi bu kadar hakaret sana. Ne deyim ki Allah’ından bulasın. Adi olmadığına inanmak için çok çaba sarfettim lakin artık sana hak ettiğini vereceğin. Keşke Allah’a yakın bana uzak olabilseydin!
Seni anlamış değilim. Bundan böyle de anlamak için uğraşmayacağım. Sen “O”sun işte. Hiçbir hakaretin üzerini örtemeyeceği kadar çirkin ve bir o kadar lüzumsuz. Sahi ya hala neden üzerinde basacak toprak verirsin anlamıyorum. Ah artık o toprağın alt tarafını bir görsem. Seni duyup işitmeyecek ve aynı sen gibi ruhsuz hale dönecek olan bedenimin üzerini bir örtsen. İstersen onu da yapma, toprağına da kabul etme beni.
yiğitlerin öyküsü şehit anaları boynu bükük kuzular o kadar içten ve samimi ki okuyup tutulmaz gözyaşları düğümlenir boğazıma tebrik ederim yüreğinize kaleminize sağlık
Sunduğum aşk şerbetidökülürken bardaklardan, bir selam sesi gelir görmediğim çardaklardan.
Sunduğun aşk şarapları bardaklardan dökülmüyor genç şair, dudaklarda defalarca yudumlanıyor ve haklısın bir alkış sesi geliyor görmediğin çardaktan..Gönlünü ve o güzel gönlü bizlerle paylaşan kalemini ku ...
Bir sürgün....
Aşkmıydı gördüğüm bugün....
Değil yanan yürek acısıydı...
Dizeler dile gelmişti
Anlatıyordu sanki yaşananları
Yarın,bugun ve dün...
Yüreğini gördüm üstadım...
Okudum ya satırı satırına bir çok seyi
Etkilenmedim değil sözlerden,
Dün zaten g ...