İnsan gitmeli keder bastığında
Frapan giysileri takıp takıştırmalı
Elzem sevgiliye saçılmalı alacasında karanlığın
Göz çukurlarında hayal etmeli aşkı
İnsan gitmeli elgin kaldığında yüreği
Gidişinin uzun sürmeyeceği biliyorum aslında
Uzaklarda didikleyen akbabaların gagasında
Karanlık kusuyor olsa da düşüncelerin
Düşlerimin aralığında gelip geçen kızıl gecelerin perisi
Aynı okyanusta aynı takımyıldızlarını tuttuğumuzu söylüyor bana
Zaman zaman güçlü bir kadını müjdeliyor
O tanıştığım güzellikten dönemedim yüzümü
Bir denizkızı gibi göründü limanlarında kimsesizliğimin
Hiç uyuyamadım daha
Kimi zaman güneş yanıyordu gözlerinde
Böyle büyük bir yangının ortasında eridim
Kimi zaman cazın kadın tonunda çiftleşti
Hızla geçtim bu şehirden
Bu sırtlan ayazın giysisi içinde
Bedenimin kaskatı kabuğuyla
Kaldırımların çıplak döşeğinde bekledim
Söylenip durdum ortalıkta
Zaman geçiyordu hızla ve ben
Bu aralar ağzımın acelesi var
Sözcükler durmaksızın
Tanrısal sancıların ağırlığında
Saçlarındaki sunaklarda büyüyen kelebeklere
Bir bir dağılıyor
Seni fısıldıyor imgelere
Türlü türlü hayallerle çıkarken yola
Şimdi buradasın
Metro istasyonlarının buğulu kalabalığında
İpeksi bir hakikati sarıyorsun
Sabahın boynuna gül bahçeleri nakışlıyorsun
Bir yanım savruluyor ilk görüşte
Uyandım kalkamadım
Boğazımda sonbahar döküntüsü damlacıklar
Pusuya düşürülmüşüm geceden
İçime girmiş bilmeden
Gökyüzünün bütün gümbürtüsü
Şarap gibi tadarken seni
Koca çamın tepesinde tüneyen ninnilerin
Eğip koyulttum tenlerini
Kanayan ellerimin çilekeşliğini giydirdim
Yüzüme kapattığı sayısız kapılarında aşkımın
Ah çektim
İnadına dolandım gözlerinin önünde her gece
Beni vurdular anne
Kolundan tuttular birer birer tutuklu sevdaların
Önüme koydular anne
Derin kederlere çökelttiler yüreğimi
Zamanın en dibinde yağmaladılar gökkuşağımı
Usul usul sindi yitik mavide yalnızlık
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!