Ey ömrüne mıhlandığım güzel
Dolandım onurlu ruhunun kavurucu gölgesine
Şimdi binbir tadındayım sevdanın
Haramisi oldum
Omzundan şakıyan ay vaktinin
Adım adım yuvalandım
Titrek bir kumru kaçar belleğimden
Şimdilerde çoşkun akan bir nehir taşar
Şimdilerde kırmızı yanar içim
Yeniden dünyandan varolan dirilişim
Yeniden kartallar gibi yırtıcı gecelerim
Biraz daha gündüz yüzüm
Geldim ve gidiyorum
Kapanarak gözümdeki bir damlaya
Yol boyunca rüzgarı umursamadan
Bulutlar arasından sessizce dokunuyorum
Yarıda kalan aşka
Bana verdiğin ödülü avuçlarımda burup
Elimde
Mevsimsiz açan portakal çiçekleri
Dilimde feci yaprak dökümü
Gülümseyerek girdim
O küçücük sarayının
Bekleme odasına
Dün yine uyuyana kadar seni anlattım
Sabahın güne soyunduğu suskunlukta
Sana uyandım
Rüzgar kokulu tek sanığısın titrekliğimin
Birden boşaldı canım sıtmasında sevdanın
Biraz isliydi bakışlarım
Çocukların utangaç okşadığı başımda
Güvercinler tünedi gözleri aşklı
Daha ilk çırpışında kanatlarını
Kefeni yırtıldı
Sokak aralarıma kasvetle çarpan sızının
Birden savruldu yere serilmiş rüzgar
İşte yanyanayız yine
Kafamın içinde yeniden doğmuş ay
Ne karabasan kuşatmaları
Ne yıldızı kürelenmiş güzde
Karanlık yüzlü gökyüzü geliyor aklıma
Sen geliyorsun sen
Delik deşik canımın şıkırtısında
Soluğum yabancı bana
Ay üstümden gelip geçtikçe
Terliyorum acıdan
Kaldırımların ağzında bölünüyorum
Bin bir düşünceye
Tıpkı tenindeki gülmeler yanımdaymış gibi
Bir akşamüstü yürümek caddelerinde kentimin
Aldırmadan havanın ağırlığına
Sis perdesi çökmüş üstüne
Kah artıyor kah azalıyor sağanak
Yürüyorum ardıma bakmadan
Üşüyen sevdamın hüzünlerini yazdım pencereme
Güneşim yok
Karanlık kanat çırpmakta ufaktan gözyaşlarıma
Gözyaşlarım ellerime çarpıyor
Ellerimde
Öpüşlerinin hayali var
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!