Suçlunun cezasını çekmesi
Suçu ortadan kaldırır mı ?
Ve yahut hiç yaşanmamış gibi
Durduğu yerden akar mı zaman
Neye yarar ki suçtan sonra ceza
Kıpçak bozkırlarında
Gözünü açan tarihi cevher
İşgalin kurbanı anne ve baba
Günahsız beden ve ruh
Esaret altında
Süt tozcu
Hurdacı beyefendi
Zeytin ağacı düşmanı
Zarif, şık ve kibar
Ölüme yollar kurbanları
Kurbanlarının ruhlarından
Güneşi bahardan kopardılar
Dona çaldı su
Çatlayıp kurudu toprak
Yıldızlar söndü soğuk gözlerde
Ve sen karanlığımda
Yersiz yurtsuzum şimdi
Şehrim yanık yıkık şimdi
Tahmin bile edemezsin
Dalımdan koparıldım
Ocağımı söndürdüm
Tarihin tozlu raflarında
Aşk kadar eski
ve aşk kadar canlı
Hiçbir şey yoktur Firuze
Gecenin karanlığı dağılmadan
Sabah ezanından önce
Çaresizliğin pençesinde
Şadırvanın hemen yanı başında
Beton bloğun üstüne
''Sahiplenilsin '' diyerek
Ters laleler; Al damla damla
... - Korku ve acı; Dua ile...
Meryem'in masumiyetinde
Ufkunda masmavi gök zemin
Yırtılırken kadife ten Al
Nisan karı toprağında
Uçurtmasını gökyüzüne kaçıran çocuklar gibi koştum
Nefesim kesilene kadar; Umutlarımın peşinden.
Bilmiyor ki insan;
Uçurtma tutkusunun anlık bir rüzgarla son bulacağını
Ne kadar çok dilek tutulmuş olsa da gece vakti
O kadar çok düş sönmüştür şafak vakti
''Ayaklarının üstünde durması için illa iki ayağımı olmalı insanın''
Veda anında nokta ;Birinin sözü biterken, diğerinin sözünün başladığı yerdir.