Yalnızız bir ağaç kadar yalnız
Şüphesiz insan katlanamaz her şeye
Ama yolu çetin
Gelirken yüklenmiş sırtımıza çiğlikler
Taşlanarak öldürülen Filistinli için…
Kavruldu yürekler
Acılarla dolu hayatın gerisinde
Kim çekti
Haddini bilmez pençelerin acısını
Aklımdasın her an unutmak çok zor
O güzel yüzüne hasretlik çok zor
Sensiz nasıl geçecek gelecek günler
Sensizliği o gün düşünmek çok zor
Eylül 1987
Adı bilinmeyen bir mevsimin
Hoş bir esintisidir
Yüreğimi ansızın yalayıp geçen mutluluklar
Sevincin gaddarlığı gizliyor belki de
Yaşam denilen bulmacanın
Karalanmış karelerini
Bir kıvılcım vardı
Yalnızlık türküsünü yakan
Kardeşlik alevleri ve bir ideal
Uzaklardan gelen bir sesti
Bir bağlılık vardı gönüllerde
Sana olan susamışlığım olmasın
Şu günlerdeki sıkıntılarım
Birdenbire sardı bedenimi senin özlemin
Sabrım taşıyor, biliyor musun
Seninle karşılaşacağımız anı bekliyorum
Ve biliyorum
Taze ekmek kokusu
Yağmur sonrası toprak kokusu
Ve bağbozumu bahçelerin küflü yaprak kokusu
Nasıl da sinmiş içimize
Neydi be
Tozpembe hülyalarla
Hüzün topluyorum
Geçmiş yıllar denizine
Bir dalıp bir çıkarak
Ayaklarım kendiliğinden öpüyor yolları
Zihnim gördüklerimden çok uzak
Gelsin haydi söyleyin
O içimi titreten arzular
Ufuklardan seslensin
Kurtuluş şarkılarının nağmeleri
Bırakıp gitmesin beni
Yabancı olduğum diyarlarda
Hep böyle mi devam edecek
Korkular mı yıkacak yaşama sevincini
Hep iyi şeyler umuyoruz
Memnun değiliz yaşamımızdan
Kimimiz hayata küsmüşüz
İsteksiz yaşıyoruz, zoraki
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!