Derelerin köpücüğü, ay rengi taşlar
Açılsam denizlere
Yarısı aklı kalemim, pembe sırlarım
Saçılsam defterlere
Atladı kız alıç dalından
Takıldı yırtıldı şalvarı
Yağmur gibi döküldü güneş
Çıplak kalçalarına
Örtündü kuş gölgelerini
Büyü mü işledin pamukların sevi gülü
Uçuracak gülücüğüm yok
Büyü mü nakışladın Torosların tokalı çiçeği
Açacak tomurcuğum yok
I
Nisan geçmiş buralardan
Yeşil izler, kekre kokular bırakarak
Ala kınalı topuklarıyla
Mayıs geçmiş buralardan
I
Saat Kulesi, el ele çocuklarla
Kekre, turunç rengi gülüşleri
Geçince bir kız
Kaşı gözü oynuyor hınzırca
I
Dudaklar yansa da dereler soğudu
II
Şarkılar söylüyor tarlakuşu
Geçerken hüzünlü gül sandıkları
Gözleri kocamandı
Öpücüğü gibi bir annenin
Ay kocamandı
Çocukların çizdiği gibi
Suluboya resimlerinde
Ölsem de unutamam unutamam
Omzuna akan saçları
Yanağımı yakan öpüşce
O ılıkca yaşları
Tekerlendik gök kelekler gibi gökyüzünde
Kan otu kokardı ellerimiz
Bir kuşun dudağındaki uçuktu yüreği
Bir de gökyüzü vardı o zaman bir de pencere
Şiirleri okusam da güneşi toplasam
Yoksul hanelere dağıtsam
Gökçe gözlere, ala gözlere
Işıklar'ı türkülesem, Bahçeli'yi türkülesem
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!