Şiir yakarım senin yaz baharına
Demirciler içiyle minarenin sesi ellerimde
Çın çın konuşurum
Dallara takılıp kalan selamları onar
Eski tozlardan bir yorgunluk duyarım
Üveyikler burçak örtünür iştahla
Oradayım akşama kınala elini lafını
Ah, ince kız, uykulu kız
Sözlerini kına gecelerinde çoğaltan
Bağı bostanı giydir, gönder yola
Topuğu yaralı bir çocuktum daha
Ateşe serin izler çizerdim
Duyulmuyor dudağın derine yansıması
El ele duruşun yoğunluğu
Ve her yerde aynı ekmeğin kokusu
Elmanın ve öpüşmenin de
Ergenliğin tendeki esrimesi
Göğün kısa gülüşlerini koparıp alsam da
Uzun yollar unutkan yapıyor beni
Evde bahçede bir şarkıda kalıyorum
Göğsünü okuyorum bir kızın, yarasında geziniyorum
Ne zaman kalabalık bir gökyüzü geçse
Alıp iki ucundan sana ekliyorum
Nerden geçersem yoruluyorum gölgemden
El atsam su olup düşüyor bakışların
Gül attım gökyüzü düştü
Denizi bir kilime serdim
Üst üste ekledim güzü
Aydede..
Ah, işte orada dur! Onardım da sözü
Eksilttik birbirimizi aşk ile
Çoğalttık kan ter içinde
Kaşlarımız eğildi, kirpiklerimiz kırıldı
Bir heybe taş döktük
Gül devşirdik bir de yonca
Asmış yüzünü söyleniyor dişbudak ağacı
Ay döküyor taşlarını bir dereye
Uzuyor saçların ince aşk sızılarıyla
Sokağı uykusundan kaldır avlunun üstünü ört
Bir kız bir mendili yol ediniyor
Çocuk, kanayan yeri olunca
Sen konuşsan kırlar konar avlulara
Deniz uzun sürüyor her sabah
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!