Korkum böyle bir şey işte;
Elinden güvercinini kaçırmış
Küçücük, pamuk elli bir yumurcak
Kalp atışları bastırıyor
Rüzgar sesli kanat çırpışları.
Hala ellerinin arasında, boşluk.
Neler öğretti bana senle hayat
Yutkunmayı öğrendim
Boğazımı sızlatan özlemin
Yutkundukça artığını, acıyı
Kapamayı öğrendim gözlerimi
Ölüm kıvamında, ölüm sessizliğini
Düş kurutan şiddetinde esiyor bu gece rüzgar
Anında solduruyor yeşeren tüm umutları
Odamın penceresine savuruyor
Şehirdeki yalnızlıkları
Bir sürü yabancı yalnızlık içinde kalıyor yalnızlığım.
Korkuyorum.
Önce cama düştü buğu
Sonra gözlerime
Yutkundum
Konuşamadım, kısık boğuk
Aslında hava değil
Sensizlik soğuk.
Bugun güneşi süpürdüm dünyamdan kirpiklerimle vede ayışığını
Siyaha dönmesini bekleyeceğim içimde kalan tüm renklerin
Yeniden açıldığında göz kapaklarım, kara kokulu olacak artık zevklerim
Birgün derman olursa dizlerimde, yine boynuma asacağım gökkuşağını.
Vakitsiz taşınmakta,
Yine gönlüm uzak diyarlara.
Çırılçıplak, ilkel kağnılarda
Üşürmüş, sarsılırmış
Kimin umurunda,
Bu dikenli taşlı yollarda.
Yine küçük bir istasyonda
Bekleme salonu havasında hayat
Öfkeli bir ayaz dışarda
İçerde ciğerlere süzülen is kokusu
Ve bir sigara dumanı ağız dolusu
Bir kere gördüyseniz bilirsiniz Erzurumu
Öyle bir sırt çevirmişliği vardırki zamana
Hiç değişmez sanırsınız. Şansınız olsada;
Otuzuncu yüzyılda görseniz birde durumu
Bence değişmez Erzurum, nede Erzurumlu.
Bugün dahi gelmiyorsa
Gönlünden bana gelmek...
İstemem! Ne hastalığıma gel
Ne de cenazeme,
Bana geldiğinde ecel.
Gözlerine yaslandım
Her sarsıldığımda
Her yerden üzerime doğan
Gözlerine yaslandım
Gözlerinle başladı dirilişim
Hep gözlerinle kalacağım
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!