Kadınlar vardı.
Adları sadece,
Mezar taşlarında kaldı.
Kadınlar vardı,
Dolu öykülerce
Yazıldılar hasret hasret.
Sana şiirler yazdım
Bir çok defa.
Bildiğim üç beş kelimeyle.
Belki anlamadın farkı
İlk baktığında.
Hepsi çok tanıdıktı,
Bazen aklıma gelirde ölümüm,
Hemen silerim gözlerimi.
Öksüzlüğünü düşünürüm.
Aslında hiç korkmam ölümden ama
Ya yokluğum benzerse yokluğuna?
Bu acıya dayanamazsın, üzülürüm.
Hani attığın o ilk çığlık varya
Aynı zamanda ilk imzandır işte,
Hemde bom boş bir sayfaya.
Başın aşağıda, belki cebr ile
Poponda Ebe'nin kocaman eli
Bana gülen gözlerini koy giderken
Masamda tükenmez mezem olsun.
Bir yol olsun sonsuzluğa gözlerim dalıp,
Mazide kalanlara götürsün beni alıp
Gözyaşın kezzap gibi içime akar
Kollaması güç bir hazinedir şiir
İçinde paha biçilmez sırlarım saklı
Yüreğimden küçük bir doku
Tenimden buram buram kokudur şiir
Kah hüzünlü duruşumun portresi
Gitti dörtnala tamda gün batımı
Ürkmüş bir kısrak gibi.
Tozlara karıştı terkisinden emanetlerim
Rüzgara karıştı yelesinden nefesim
Kaldım yol ortasında elimde kırık bir sikge
Bir yanda hızla kaybolan güneş
Hiç bilemezsin ne olduğunu bazan
Bir gürültü içinde açarsın gözlerini.
Neler oluyor boyle? Heryer toz duman
Bir kervan uzaklaşmaktadır yüreğinden
Yüklenmiştir ne varsa geçmişten kalan.
Zamansız bölünmüş tek hayatız biz
Zamansız savrulmuşuz yaban ellere
Aramızda ateşten engel, bıçak ağzı yollar girmiş
Bir kör vakitte bozmuşuz sağır sessizliği
Bir yel serinliğinde uzanabilmiş ellerimiz
Bir oluşumuz ağır bir suç olmuş
İşte böyle akşamlarda battı güneş içime
Yüreğimdir o akşamın kızıllığı, kor kor yanan,
Böyle akşamlardan kalma başımdaki bu duman,
O koca dağları bile utandırıp kıskandıran.
Yorgun düşüyorum birden bitmiyor yokuşum
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!