Gün, gri bir sessizlikle açıldı.
Pencere kenarında duran fincanda
soğumuş bir kahve,
masanın ucunda yarım kalmış bir cümle…
Her şey yerli yerinde,
yalnız sen yoksun.
"Gelmeyeceğini Bile Bile"
Gelmeyeceğini bile bile
her sabah seni bekliyorum,
eski bir alışkanlık değil bu,
bir umudun enkazında kalakalmışlığım.
bir sigara daha yaktım, dumanı sen kokuyor
gittikçe eksiliyorum — her nefeste biraz daha az
bir cümlenin sonuna bırakılmış nokta gibiyim
senin susuşlarında kaybolan kelime…
gözlerin… hâlâ duruyor zihnimde
Masamın en sessiz yerinde duruyorsun,
zamana meydan okuyan o ince kâğıtta.
Gözlerin hâlâ aynı bakıyor,
ama ben artık o bakışların
yüzünü döndüğü adam değilim.
Bir zamanlar gülüşümde sen vardın,
Adını anarken titrerdi içim.
Şimdi sensiz geçen her dakikada
Kendi içime gömülürüm sessizce.
Gece olur, uykum kaçmaz artık,
Bir zamanlar içimi ısıtan sendin
Şimdi adını anınca bile titremiyorum
Gözlerin bir yurt gibiydi bana
Artık gurbete dönüştü bakışların
Ben mi değiştim, sen mi eksildin
Evde her şey yerli yerinde,
Ama bir sandalye fazla duruyor masada.
İnsan bazen
Bir eksikliği,
En çok fazlalıklarda fark ediyor…
Bir tek ben kaldım,
Gidenlerin ayak sesleri hâlâ kulaklarımda…
Kapılar çarpıldı, pencereler suskun,
Ve ben hâlâ içimde birini bekliyorum.
Bir zamanlar doluydu bu ev,
herkes geçti içimden
adını bile hatırlamadığım yüzler
bir geldi, bir gitti
bir gülümsedi, bir sustu
ama sen…
sen hiç gitmedin
bir yerde dövdüler beni / tam hatırlamıyorum
galiba karanlık bir sokaktı / ya da içim kararmıştı önce
sigaramı yarıda bırakmıştım / sesim çatallaşmıştı
gömleğim inceydi / kalbimse biraz kalın
üç kişi miydiler beş mi / sustalı mıydı elleri




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!