Hiç susmaz haykırır Deveci dağları.
Yıllardır seyreyler Zile’yi bağları.
Maşat Höyüğü’yle çepçevre kurulmuş.
Çekerek ırmağı suyuyla (1) yunulmuş.
Anadolu’da tek yığma, dolma kale.
(2) Silla adı olmuş; Zela sonra Zile.
Çöller nefesini.
Bülbüller sesini.
Deryalar gözünü.
Kıskanırdı uyansa.
Yüreğim narınla.
Bedenim harınla
Yâ Rabb bir nisanın hoş seher-indeyim.
Umutla, korkuyla; yaş seccadem-deyim.
Füruzan tenimi SEN' de türap eyle,
Şahitli namazın huşu vaktindeyim
Bilmem ki vuslatın hangi demindeyim.
Kömür gözlüm nerdesin, hayat yaşanmaz sensiz.
Güzelliğin övmeye, sözlerim kifayetsiz.
Lale, sümbül, gardenya, çiçekler de yetersiz.
Sana bakan gözlerin, ışığı sönüversin.
Gönlüm sana vurulmuş, kıymet bilen oluver.
Sevdan buzlar tutmuş, sıcak sıcak çözüver.
Mevsim bahar olunca,
Dal çiçeğe durunca,
Derme vakti dolunca,
Sor çiçeği yolunca.
Gönül eri göz atar.
Dilin piri söz atar.
Her sevginin mayasında
Görenlerin aynasında
Sezenlerin dünyasında
İlham dolu Yunus vardır.
Ilık ılık (1) nefeslerde.
Şarkı, türkü, nefeslerde,
Dalga dalga vurur hasret denizi.
Boncuk boncuk gözler, sevda yeşili.
Sinemi yakıyor yârin hayali.
Yağın sicim gibi, artık umutlar.
Dağıtın saçımı, özlem yelleri.
Sil kulak çınlatan, o geceleri.
Sanma ki: Hayatım kardır; hayır ve şerri yazan var.
O, akıl ve nefis sundu; hem Âdem’e hem Havva’ya.
Varmak için hakikate; hem izan hem de mizan var.
Mevsimlere de kalmadı; hem yazlı hem kışlı dünya.
Farzet ki: Kalbinde (1) karan; döşünde kanlı yaran var.
Bil ki: Sana senden yakın; bir Şafi gerçek yaran var.
Maviş gözlü yârim, sevgini bahşet.
Kadir kıymet bil de, gönlümü fethet.
Kıskansın el âlem, aşkını methet.
Dudak kor kırmızı, ateş ne ola…
Bahar sende çiçek, güllerin açmış.
Beyaz gerdanında; benlerin (1) akmış
Sıra sıra duran ulu dağlar
Nerde kaldı sulu ak bulutlar
Bozkıra dönen, topraklar dallar.
Dünya nimeti vermez oldular
Şaştı kaldı garip insanoğlu
Rabb’inden kesti, sesi soluğu
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!