hoş geldin mavim
cehenneminde gelincikler açmış
açıktır kapım
kokunu aldım
bin yıllardır susuzum
büyüyen çığlar gibisin
bir avuç duru su gülüşün
gülüşün bir pınar başında
yüzüme serpe serpe serinlediğim seher yeli
kanatlarını okşar yüreğimin
maviye değer başım
gittin, yarım kaldı her yanım
ve gözlerim yarı cehennem
yarım sesle çağırıyorum seni
duyuyor musun yolcum? ...
ne zaman seni ansam
aslında şöyle kemikleri kırasıya
sarılmayı getirirdi bu muhabbet
var sayalım...
farzet ki
yani sen dayanamayıp bir şarap açtın
resmin yok duvarımda
avuçlarımda tutuyorum yüzünü
gülüşünden gök süzülüyor
meneviş bir ışık hüzmesi
bir iz düşümü gözlerin
biliyorum!
gül gibi geçinmiyoruz seninle
ama kötü de sayılmayız hani
kötünün kötüsüne kıyasla yani
kuşkusuz
zulmün yüzü karadır yüreklim
nar çiçeği yaşamak kardeşlik
ölüm karanfil, ölüm gelinciktir
gel yükümüzü katırlara yükeleyelim
birikip birikip yola düşenlerin
dokunma yüreğime
durgunum bu gece
gül koklasam genzim yanar
ayışığı geceden de kara
ağlasam yağmur yağacak
Brunhilde servis yapıyor yemekli vagonda
ve başı neredeyse dayanıyor tavana
dağlar ak yazma taşıyor başlarında
şair de bir insandır sadece
içiyorum açık renkli arpa mayalı biramı
Freiburg’dan önce
Son vuruş 2
bir yanımda nar ağaçları büyütüyordum Anu
bir yanım eksiliyordu ödünç alınmış aşklar gibi
ayağıma giyinip yürüyordum saçlarımın örgüsünü
gideyim diyordum silerek menzilimden
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!