Gidişin kurşunla olmamalı
Kürek kürek toprak atmamalı üzerine zaman
Yine de kestireceğim saçlarımı
Saçlarım ellerini unutmalı...
İnsan ne de olsa herşeye hazırlıklı olmalı...
Beslediğimiz bit yenikleri oydu bal mumuna
değirmende öğüttüğümüz
ayrılık sözünü...
Dikeni en çok güle yakıştırmıştık...
Bir dostu gömdük dünler arasına...
Onunla birlikte
yiten umutlar gibi söndük...
Artık kemik de
kendine dayanan
bıçakla ahbap...
Yalansızlıkla taçlandırılmış ayrılıklar
kavak yellerini özlese de,
Kaleme tünemiş
atmaca kılıklı,
uğultulu bir nabız sesi...
Atalardan kalma bir sıtma titreyişi olsa gerek bu...
Pekala...
Madem şiirin rahmine düşmüş,
gece yarısı
karanlık arası
bilmem kaç çeyreği
bütün bütün yediğim
katıksız sensizliğin
hazımsızlığını çekiyorum...
Nasıl da örtmüş üstümüzü
Mavi ipek bir yorgan gibi gök yüzü...
Nasıl da sımsıkı sarılmış bedenimize
Gece yarılarında
elektriği kesik hayallerin
davetsiz konuğuydu
yüz görümlüğü isteyen
garip bir resim...
Yürek
azıcık kelime ile
lügatı resmeden sürgün sözcüklerin
geriye dönüşlerindeki yangınlardır
yurtlarına.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!