Yangın yerlerinin
.....sessiz naralarına
..........pelesenk olmaksa suçu;
ucunda
.....dar ağacı da olsa
Yüzüm yok...
Günler
diril emri bekleyen
sevda hatıralarına
çevirmez başını...
Geldin ya
nasıl da şımardı saksıda menekşem...
Nasıl da hoş bir koku sardı odamı...
Duvarlarım ne zaman gülümsedi de duymadım;
yoksa geleceğinden haberleri mi vardı?
Yavan günlerin
yaban topraklarında
yaprakları kavruk özlemlerin
Senin doğumunla
ilk cemre düşmüştü yuvamıza
Ağlayışın,
hayatta parasız
dimdik kalmaya çalışmanın hüznünü
Gülücüğün
Önemi yok, gözlerim,
derinliklerinde kendimi kaybettiğim gözlerini görmesin
Önemi yok, ellerim,
sıcaklığında, buz dağlarının eridiği ellerine değmesin...
Yalnız şunu bilesin,
Beni yaşatan senin sevgindi, sendin...
Hani susuzluktan kaskatı olan toprakta
sürpriz bir yağmurla yeşermişti umutlar
Hani güneşi görmek için birbiriyle yarışan,
saksıya sıkıştırılmış
beyaz dağ laleleri solmayacaktı
Hani hep tomurcuklarını sayacaktım
Neden araya mayınlı mesafeler koyarsın yar?
Bilmez misin yarınlar benim için, sadece senin umudunla var...
Getirmezler mi sana burada sensiz
nasıl nefes almakta zorlandığımı kuşlar?
Nasıl zamana direndiğimi,
ayaklarımın bulunduğum yerden
Bir karaperde gölge tiyatrosunun
düzmeceliğini yaşıyordu insanlar...
Saçma yaptırımlar fiyaskosunun
sıkıntıları ve parasızlıktı konuşulanlar...
Yorgun bedenlerin ümitsiz kafaları,
akıntıya kürek çeken bir kaç kardelene
Hani bekler ya sesini işitmeyi
uzaktan birileri…
Hani anlar ya nerde,
ne yaptığını yanındaymışçasına…
Hani güne ilk adımınla başlayan telaşen,
onun da endişesidir ya…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!