Bir gün
hapisten firar etmiş
geçmişe diş bileyen bir umudun öcüne
fail olduğunu hissedersen,
'sen' işlemeli bir kanaviçenin nakışlarında
sol,
Tut ki
destanlarda yaşamış iki nefesiz...
Sen ölümlünün göz yaşından doğan
bir ses tanrıçası,
ben
Bir haftadır evdeydik
Ve de kar yağıyordu
Karı seyretmedeydik
Herkes çok üşüyordu.
Pencereden bakarken
Karıncaların ayak izlerinde
devler yarattık...
Ve zencefil kokulu
Çok alımlı ve güzeldi...
Diğer bebekler de ona benzerdi...
Lakin onlar
Dün adımların,
azaptalığa yeminli şeytanın kandırmacasıyla,
sana yasak sokakların
ürkek hasbihallerinden
özetler çıkarmış…
Kapıyı tıklayarak başlar misafirlikler...
İlk kez gelenle,
Toprağa henüz düşmüş yabancı bir tohumun,
Filizlenme heyecanını hissedersin.
Ona yaşamının ve kişiliğinin,
En güzel yönlerini gösterirsin.
Yıllar önce babamın tayiniyle çıkmıştık memleketten.
Ardından dayılarım amcalarım derken,
En yaşlımız babaannemizi de almıştık zaten,
Nasıl olmuş da düşmüştük yollara bilmem.
Bir de bakmışız
Bursa’ya gelivermişiz Kars ilinden.
Ben diyeyim: dört mevsimi doyuran...,
sen de: çıt çıkarmadan
özlemin vergisini
taksit taksit dolduran bir sevda için
günah keçisi olmadık mı?
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!