Rengarenk olmak isterdim
Beyaz,siyah,kırmızı,pembe
En çok yeşil olmak isterdim
Çam ağacı gibi sessiz ama hep yeşil
Yeşilin bütün alacalarından
Yeşil olmak yaşamın ikinci yüzü
Zaman boş tıkır tıkır işliyor
İnsanlar evcilik oynuyorlar
Alıyorlar,veriyorlar,satıyorlar
Sonra unutuyorlar
Kanıyorlar çok kanıyorlar dünyayaya
Oysa ki dünya
Seni seviyorum
Rüzgarda esen toz bulutları gibi
Seni seviyorum
Çocuğun ilk gülüşündeki gibi
Seni seviyorum
Kapı gıcırtısında,kahve köpüğünde
Binlerce gözyaşı borçlusun bana
İşte şimdi söylüyorum
Sessiz bir Eylül akşamında
Gökyüzünde yıldızlar parlarken
Etraf dingin,deniz dupduru burada
Binlerce gözyaşı borçlusun bana
Kırmızı şarap şişesinde
Yemek tabağıma vuran
Yansımana takıldı aklım
Kalıverdi orada
Çıkarmak ne mümkün dü
Seni oradan
Şimdi hayal ediyorum
Kocaman bir deniz,parlak bir kumsal
Yeşil çam ağaçları
Küçük bir ev,bir baca
Az eşya var içinde
Köşede sen oturuyorsun
Uzak şehirlere gittiğimde
Kocaman kaldırımlar gördüm
Uzun uzun yollar vardı silik silikti
Anlatamıyorlardı,ağlayamıyorlardı
O kaldırımlarda seni buldum hiç konuşamıyorken
Uzun saçların vardı senin
Özgürlüğüne kavuşmuş adamın biri
Haberler söyledi bu sabah
Eskilerden kırığım olur
Sevindim uzaktan da olsa
Zaten kafeste yaşayamazdı kendisi
Zannımca şişelerde bulacak yine özgürlüğünü
Taş kadar soğuktu insan yüzleri
Unutmadığım sen vardın bir tek
Ölüm kadar yakındın bana
Önce kalbin durdu beynimde
Sonra diğer azaların
Sustum ölümünü seğrettim sesizce
Gözyaşlarımız ıslak ıslak
Nedeni bilinmeyen ah bir umutsuzluktu
Çöken senle bana
Akşam olunca aramıydık birbirimizi dersin
Yanan lambamızı küçücük penceremizi
Nedensiz bıraktı akşam karanlığı bizi
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!