Ben en çok sen olmak isterdim,
Senin gibi aydınlık ve temiz yüzlü!
Yollarım hep sana çıksın isterdim,
Sana varmak, ışığa varmak demektir!
Sözcüklerin olmak isterdim,
Ben, yüz yaşındayım!
Yüz yıl önce karıştım toprağa
O gün tekrar geldi vücuda,
Seddülbahir’de paramparça olan bedenim…
Kurşunlarla paramparça…
Gözleri dönmüştü düşmanın,
Her geçen gün görüyorum,
Koskoca cihanda,
Bir zerreden küçük olduğumu! ...
Herşey ispatlıyor bana,
İnsanların çaresizliğini,
Her hâlini sevmeli insan,
Uykudan uyanınca,
Mahmur bakışlarında,
Âşık olunca, yıldızlar ışıldayınca,
Terkedilince, çiğ tanesi süzülünce,
Yanaklarında...
gözlerin beliriyor ansızın,
duvarlarında yalnızlığın!
ateş böcekleri gibi
yanıp sönüyor
bakışların...
bu hicranlı günlerinde
Uzakta lal aşk küser renklere,
Barışmak zor gelir, gurur her yerde!
Ne arar, ne sorar, katıdır kalbi,
Uzakta lal aşk küser her şeye! ...
Dünya sona ermiş gibidir sanki,
gitmek kolay şüphesiz,
bir anlığına unutmak ise, bir o kadar zorken…
giden umursamıyor bazen,
görmüyor ki kırdığı kalbi,
hüzünlenmeden yüreği
dönüyor sırtını…
Ve İstanbul'a duman yağdı bu sabah!
Bezmişti çünkü gökyüzü hor görülmekten! ...
Oysa mis gibi bahar havası sunmaktı amacı,
Gençleştirmekti insanları,
Tazelemekti nefesleri! ...
rüya zamanlarda buluştuk biz hep seninle,
tatlı hikâyeler anlattık birbirimize...
dudaklarımızdan önce kelimelerimiz sevişti,
sonsuz bir melodinin koynuna girdik öylece...
rüya zamanlarda kavuştuk biz hep seninle,
Senden bana selam geldi,
Ey dost!
Bir sıcak öpücük vasıtasıyla.
Selamını aldım!
Koynuma sardım,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!