Proleter bir sevda benimkisi
Dört mevsim sevmekten
Hiç zamanım olmadı
Bir yaz aşkına...
Nasıl sığar bir şiire
Aklımın sonsuzluğunda uçan martı
Bir balık nasıl yüzdürülür mısralarda
Kara kalemle mi yazılır bir ölüm
Ak kağıtlara……………………!
Ömür dediğin
Koşarak yaşanmalı
Tökezlesen de çukurlarında bu yolun
Masmavi bir sabah göğüne uyanır gibi
Kalkmak yeniden
Ve avuçlamak dipdiri bir bahar güneşini
Hayata dair cümleler kuruyorum
Bilincim;
Hiç bir zaman tükenmeyen kalemim
Söylenmemiş söz kalmayıncaya dek
Dokunulmamış yara...
Gece yarısı
Parıldayan çelik
Gecenin beyazını bir bıçak gibi kesiyor
Gece
Beyaz ve kızıl
En yaralı yüzyılımda rastladım sana
Kıpkırmızı ve ağlamaklı
Bir akşamüzeri,
Yorgundum
Ve titriyordu ellerim
Umutsuz değildim ama
Güneş selamını salıyor geceme
Dolunayın kederli yüzüyle
Denizin karanlık yüzünde
Altın bir köprüdür
Ufka uzanan ay ışığı
Gerçek dost
Dünyanın çamuruna bulansa da ellerin
Bütün içtenliğiyle tutabilendir
Sana gözleriyle değil
Yüreğiyle bakabilendir
Sere serpe yere uzanmış bedeninde
Yeni akmış kan sıcaklığıdır yüreğim
Ve beni bekleme artık deyişim yalan
Çünkü ben umut için düşerim ancak yola
Umudu unut demek bana yakışmaz
Gidişim gözyaşının kızıla boyanmışlığıdır
Kan yürümüş düşlerimizin beynine
Ayakları bağlanmış bileklerinden
Kuru bir ağacın dalına
Korkmuyorum yine de
Dilimde bu türkü varken
Toprağa dönük olsa da şu yüzüm
Bu harika şiirleri yazdıran güzel ve cesur yüreğinize selam olsun, sevgili Melih.
Şiirlerinizle tanışmama vesile olan sevgili Eylem Barış ve Cansın Ünver'e teşekkürü bir borç bilirim.
Sevgilerimle