I
Yine gece oldu
Girdik eylülün en karanlık yerine
Beynimde postal sesleri
Yüreğimin üzerinden tanklar geçiyor
Kuşatıyorlar ağaçları ordular
Ağlamak ta güzeldir
Gülmeyi unutmamışsan eğer
Elmacık kemiğinin üstünde
Bir yüreğin renksiz tuzlu kanı
Bilirim ki güneş sır tutmaz
Şiirinden içtim yine bu akşam
O yüzden bu sarhoşluğum
Unutulmuş yanımı hatırlattı bana o gülümseyiş
Damla damla mısra dökerken damarlarım
Eksik kalmış soluğumu tamamlar gibi gelir nefesin
Bir şiir okumalısın içinde umut olmalı
Bir söz söylemelisin içinde sevda olmalı
Ve yürümelisin yolun sonunu göremesen bile
Yolun bir sonu olduğunu düşünerek
Yaşamalısın direnerek hayata
Hayatın bir sonu olduğunu bilsen bile
Bir geminin
Bacasıyla selam verdiği çocuk
Hangi oyuncakla oynamak ister bir daha…
Hangi ışık aydınlatmaya yeter
Her sabah güneşle yıkarken yüzlerimizi…
Gitmek için bir sebep yaratmalı bana bu şehir
Çevirip yüzümü gidebilmeliyim
Sıcak denizlerin çalkantısına
Keder bu şehirde değil
Kaçmak kurtuluş değil hiçbir zaman
Küçük bir çocuğun ilk adımlarıyla
Doğruldum yerimden
Aynaya baktım
Kayıptı yarısı yüzümün
Aradım yıllar boyu
Uzun zaman oldu ağlamayalı
İçimde bir yerlerde kurak bir çöl
Susuzluktan çatlamış bütün topraklar
Havada bir sıkıntı
Yağmur sıkıntısı gibi
Gecenin yaratmaya ve yaratılmaya
En müsait zamanında
İzinsiz açılır bir kapı
Yağmalanır en mahrem duyguların
Gizli kalan hiçbir şey yoktur artık
Bütün sırların deşifre edilmiştir
Çekil git artık
Yeşil siluetli çirkin yaratık
Bana geri ver sevdiklerimi
Sen girdiğinden beri aramıza
Gösterdiğinden beri çirkin yeşil suratını
Bu harika şiirleri yazdıran güzel ve cesur yüreğinize selam olsun, sevgili Melih.
Şiirlerinizle tanışmama vesile olan sevgili Eylem Barış ve Cansın Ünver'e teşekkürü bir borç bilirim.
Sevgilerimle