Yokluğun hasretin kadar
Ağır değil desem de
Hasretinde ayak izlerin
Uğurlayamadığım peşim sıra gölgen
İnanmaya da yeminliyim
Sevmeye de bir dahasına
Her yağmur anımsatacak
Sokak araları divane gibi çıkıp
Sırılsıklam dolaşacaksın
Oysa bilmez misin
Bir kuyudaki su gibi azaldın
Yakında kuruyacaksın
Yokluğunda turnalar
Göç ederken diyarına
Bulutlara küsmüş gözleri
Yalınayak kalmış sevinçleri
Zemheriyi de çoktan
Unutmuş yürekleri
Sanırım gözlerimi senden almışım
Gülüşümü Annemden
Öyle derlerdi hep
Tabi yakinen bilmediğimden
Çocukluğumda hiç elimden tutmadın
Simitte yemedim elinden
Ateşli bir hastalıktı
Bir rüya gördüm evine geldim
yoktun
Çekmecende sarı terlikler
Birde ayna var
Anladım ki o evde
Bir ülke tanıdım
Kucaklayıp
Bağrına bassa da
Havası ben gibi
Bir gün bahar bir gün kış
Dört yan nehir
Gece mi kara gözlerin mi
Düştüğünden beri
Düşlerim mi daha
Hangi kıyının sahilisin
Daha kaç yüreğin hançeri
Yada bir durağın kavuşumu
Geceler kırgınsa
Gündüze
Yokluğuna alışacak kadar
Yalnız bırakmışsındır
Hayatta her şeyin
Bir bitişi olduğu gibi
Güzeldi leyla
Bir su gibi
Biri öyle demişti bir gün
Çorak bir toprakta biten
Yabani bir gül gibi
Aklını da severdi
Sana yüreğimden
Haberler gönderiyorum
İsterdim ki seni sevince boğsun
Eskiden senin şehrin kış olsa
Benim ellerim üşür
Şiirler dökülürken beyaz kağıda
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!