Üzerinde ışıl ışıl güneş parlayan,
Büyük ülke hey, büyük Türkiye!
Çocukları neşe içinde oynayan,
Büyük ülke hey, büyük Türkiye!
Bir söz vurdu mu Ankara’dan,
Gönlümün sultanı eşime…
Kur’an tutan eline,
Dua eden diline,
Saçını her teline,
Altı ciltlik Mesnevi, bir ciltlik Çile;
Okumadıysan çile çekiyorsun, çile…
Hatalı tartıyorsa terazi,
Tamir et…
Olmazsa
Vur yere
Tuz ile buz et!..
Bir yanlış görünce,
Bazı uğursuz ağızlı kişiler,
İsmini sakız yapıp çiğner.
Eline alıp en pis çamurları,
Üzerine atıp kirlemek ister.
Olsun, sen bakma sağına soluna,
Bezm-i ezelden beridir,
Yanar şu gönlüm dost diye.
Dağ dağ olmuş bir yaredir,
Kanar şu gönlüm dost diye.
Durmaz canım şu kafeste,
Oyun bilmeyiz biz, dümdüz gideriz,
Zulmete bakmayız, gündüz gideriz.,
İnce düşünür, dost üzeriz ama
Gafile gafil dosta hep dost deriz.
Canım kızım EBRAR'a...
Evimize neşe geldi, gönlümüze mutluluk
Başımıza talih kuşu, yuvamıza kutluluk
Ravza-yı Cennet’ten bir esinti, güzel bir soluk
İnsandaki dört ayak devrini bilmedik,
Kırıldık ama hiçbir zaman eğilmedik.
Saçları sarıydı, gözleri mavi.
Hayali özgür bir vatandı evlat.
Samsun’a konunca kartal misali,
Pençesi tüm yurdu sarandı evlat.
İlk adımı attı, coştu yiğitler.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!