Sivri Dil
Kendimden başlarım hep;
Karşıdan duyduğum adımın sesine yükleyeceğim anlama.
Sonrasında; bir anda, adımı atanlarla yer değiştiririm.
Zira dayanabilirmiydim; öylece sessizliğin çıkardığı feryadın sesine...
Uğruna ne savaşlar vereceğin
bir zindan kapısı bekçiliği
kursağında yutkunamadığın,
Yutkunmak gözlerinin yaşına
anahtarsız paslı bir kilit yorgunluğu,
Neyin keşmekeşliğidir bu yaşanılan
özgürlük sevdasına tutulmuş yüreğin
kalp krizi sürekliliği
Ustaysan hemen ölürsün
Usta değilsen ki değilsin
O halde her gün boğularak öleceksin
Adımı kendimden aldığımda
Çok şey kaybetmiş olarak
Başlamıştım aslında yaşama
Ve çok geçmemişti üzerinden
Her şeyin bir bedeli olduğunu
Öğrendiğimde...
Nefesim kesilircesine ağladığımda,
Ben avuttum kendimi...
Emziğime yalancı bal sürüpte,
Ben uyuttum kendimi...
Ben değiştirdim altımı,
Tenim haşladığında...
kendi cümlelerimden
bir aşinalıkla
tanıdık sonbahar yaprakları kadar
kırılgan ve naif,
üstelik dile sarmalanmış
harfler yumağı
Uzun cümleler
tel devriyesi nöbeti
yaklaşan her canlıya çekilen dur ihtarı
soğuk bir suskunluk
bilmiyor hiç kimse ne parolayı ne de işareti,
boğazıma düğümlenen heceler gecenin rengini almış çoktan,
Esasen iyi düşünelim iyi olalımdan ziya de
ki elbette olumlayarak düşünmenin
pozitif katkılarını küçümsememek lazım
lakin minnacık bir evrenin içerisin de
ondan daha büyük sorunlar varmış gibi yaparak
bir illizyon da geliştirmeye gerek yok
İlk canıma dokunması ruzgarının
sonra ırmağıma sürüklediğin yagmurun
derenin alabora ettiği toprağımın
denizime düşürdüğün öfkeli izdüşümün
bir dua kadar masum yüreğinde günahkarlığım
ve dalgakıransız kıyılarına vuruşum
sımsıkı sarılmış ipine
uçurtmanın ellerim
kurtuluyor mu ne uçurtmam elimden
nerde bende o cesaret ki
dönüp bakabileyim




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!