ne namlular
seviyor içindeki ateşi
heybetli çıkışında merminin.
nede fırtınalar susturuyor
indeki haykırışını yüreğinin
nede raflar tutabiliyor
....................................................Çatlayan
Yüreğin dışa vuran damlacıkları,
Bilinmezlikler ülkesine ramak kala..
Yaşanacak o kadar çok şey var ki aslında
Sonra sen geldin
düşlerimdeki gizli pencereme
hani nefesimizin buharlaştırdığı
çatısı olmayan
o eski yıkık dökük
gönül evimin penceresine
Hiç bir dilek tutmadım
çözmek için bağlanmışlığını yüreğimin
ruşvetini vermediğim sevdalım
dilek ağıcına asmadım kendimi hiç
kendiside olmadım dileğin asla
bir ben oldum bir sen oldum
Tutulduğum
tutunduğum
ay yüzlü sevdam
kalıntılarımın arasında ararken kendimi
öyle bi toplanıverdim ki
dokunmadan hiç bir parçama
Ruzgarıyım içinde
binbirçeşit papatya tohumunun
esiyorum eceleci ve telaşlı
bütün gizeminin şifresi
saklı içimde sanki
bu yarım kürede işler çoktan tamam olmuş bile
Şimdi kış, yarın da kış
Ertesi günde kışlaşmış olacaksın
Benliğimde...
Sıcaklığımı özledim,
Bedenimden fışkıran buz parçalarına inat
Maviyi özledim,
Şiir yazamayacak kadar yorgun
Dünle sevişemeyecek kadar bezgin
Yarına düşemeyecek kadar nefessiz
Şimdiye karışamayacak kadar acizim bu gün
Üzünçlerimi üzmeyecek kadar sahipsiz
Dondurdum gözümün ekranında resmini
ağrısını dindiriyor güneşin bakışımın
aşkını haykırıyor ay dünya ya
hangisine baksam sen parlıyor yıldızlar
ne hoş
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!