Günlerdir yeni öğrencilerimle baş başayım. Binlerce öğrencim var, ancak bu öğrencilerim diğer öğrencilerime pek benzemiyorlar.Çok sessiz, sakin ve hareketsizler.Konuşmayı hiç sevmiyorlar,sadece dinlemekteler.
Her sabah yanlarına gelir onlarla konuşur bazılarını okşarım.Çok büyük değiller,daha körpe sayılırlar.Bozuk sesimle bolca şarkı türkü söylerim, iyi dinleyiciler.Hiç itiraz etmiyorlar.Bazıları hasta ama sesleri çıkmadığından sadece görebildiklerimle ilgileniyorum.Kimileri bu genç yaşta ölmekteler.Üzülsen ne gelir elden.Sayıları o kadar çok ki.
Hele biraz rüzgar estiği zaman secde eder gibi yaptıkları hareketleri yok mu? Seyrine doyum olmuyor.Farklı renklerdeki yeşilin tonlarını sunmaktalar sessizce.
Efendim Öğretmenlik mesleğine başladığımda ne kadar acemiydim.Nerden ve nasıl başlayacağımı bilemiyordum.Beni mesleğe alıştıran, yetiştiren öğrencilerimdi.Ben onlardan, sevmeyi, sevilmeyi, aşkı, saygıyı, sabırlı olmayı, güzel konuşmayı öğrendim.
Yıllar içinde öğrencilerime o kadar yakın oldum ki, teneffüslerde boş derslerde, gezide ve her fırsatta onlarla beraberdim.Öğrencilerim benim her şeyimdi.İyi bir öğretmen olmayı başardığım yıllarda, samimiyetimle söylüyorum kendimi çok iyi yetiştirmiştim. Bu öğrencilerimin sayesinde olmuştu.Son yıllarımda artık plan, program aklıma gelmez, basit karalamalar yapar sınıfa girerdim.Ne zaman neyi anlatacağımı, dersi nerde bırakmam gerektiğini makine gibi kafamda planlardım.Velhasıl artık iyisinden bir öğretmendim.lakin zamansız emekli olunca biriktirdiğim tüm beceri ve bilgilerim benimle kaldı.
Üzülmeye değmezdi.Ülkemizin kaderi maalesef buydu.Tam yetiştik derken emekli oluyorsunuz.Yukarıda bahsi geçen öğrencilerim, emekliliğimden epey yıl sonra tekrar mesleğe dönmeme vesile oldular.Fakat öğrenciler ve mekanlar farklı.Öğrenci diyorum onlar benim için öğrenci konumundalar.
Bilmediği her işe burun sokar TOY gelin?
Tatlıya şeker diye tuzu eker TOY gelin.
Oyun sanar düğünü bekler ki sona ersin,
Oturduğu koltukta uyku çeker TOY gelin.
Yıllardır bu Ülkede Hukuk, guguk edildi.
Bağımsız yargı için yanlış adım atıldı.
Kurulan kumpaslara pek çok hain katıldı.
Çarkların girdabında aklımı koruyorum.
(Nerede hata yaptık?)
Yaptık yazboz tarlası, nasılsa büyür mahsul!
Değil yüz yıl sonrası, beş yıl sonrası meçhul.
Çaresiz olmaz zengin, naçar kalır hep yoksul.
‘’yolun sonuna doğru’’
çaresizlik…
arkası sonsuz bir yolun virajlarında savrulmak,
hayata tutunmak,
okudukça içim titrer şehirlerin adını,
saplanır sanki ciğerime karşımdaki levhalar.
geçerken gözlerimin önünden geçmişten hatıralar,
kurşun sıkar yüreğime derinden hıçkırıklar.
Süslerdin vitrinleri hem hafif hem ağırdan.
İşlenirdin bir güzel işi bilen mahirden.
Kimi zaman koyundan kimi zaman sığırdan.
Gıcır gıcır parlardın davetkâr ayakkabım.
Cıvıl cıvıl insanlar, çocuklar, sevgililer.
Yer bulunur herkese, mutlu ve saygılılar.
Çabuk geçti o günler seneye kaygılılar.
Hüzünlenen bu yoksul geçmişe daldı yine.
tükenmeye başladığı anda yaşama umudumuz,
başlar derinden derine hüzün dolu veda şarkılarımız.
yaklaşırken sonları zaman denen tünelin,
sisler içinde kalır sevgilinin hayali.
sorma sakın yaşlarımı akmıyor artık,
alıştılar sensiz bir hayata.
yokluğun ıstırabı içinde bir yangın yeri,
çöl kumu dolar her an gözlerimin içine.
kapanmayan göz kapaklarımın ıstırabında,
her an sen varsın,
merhaba, Mehmet bey sizi yeni kurduğum**Gönül pınarından süzülenler** grubuma davet ediyorum buyurun. sevinirim hayatınızı okuduğumda aynı yerlerde gezmişsiniz aynı hava ve suyu paylaşmışız. selamlar