kirli ellerimle seviyorum seni
tertemiz kalbimin saflığıyla
iz düşürmüyorum gülüşlerine
kir kondurmuyorum yüreğine
bir gecekondunun hanesini
yerin kulağı var
bulutlar doluşmuş mendillere
çeşmelerden karanlık akıyor
kucak dolusu bombalar
çocukların ceplerinde
eski oyunlar müzelerde
yokluğa uyanıyoruz
ve sürekli bir sona yolculuk
tırmandırırız durmadan
insan olmak adına ne varsa
kör kuyudan yukarıya
Parmaklarının arasından sızıyor ölüm
Toprak gibi gülüşünde çürüyorum
Anlatılmaz bir sızı çöküyor ufkuma
Annem ağlıyor gizlice
Güllerim tek tek hasat ediliyor
Aşkın bir tek ölüm sebebim oluyor.
ne kaygılı bir yersin sen dünya
açınla tokun, bir kurnadan su içiyor
ve tanrılar izliyor hepsini
üç tanrı parasına aldıkları biletle
çocuklara kıyılıyor,
dondurmalar yeniyor
kırıldığım gibi kaldım
unutulmuş sözcükler gibi
şiirler utandı
sen utanmadın #şiiradamı
Sevmek seni, yeni gün gibi.
her nefes alışımda,
güneşin sıcağını
her duyumsayışımda,
varlığını varlığım bilip
sarılmak doyasıya
“Sus” dedi “kapat şu lanet çeneni be kadın” diye bağırdı adam.
Kadın, köşeye cenin şeklinde pusmuş, için için ağlıyordu. Saçları darma duman olmuştu, yüzü morluklar içindeydi. Yaşları yanaklarında kurumuştu ve yaşsız bir içli ağlama hakim olmuştu yüzüne.
Adam, odanın bir o tarafına, bir bu tarafına sinirli adımlarla gidip geliyor, bir yandan da küfürlerle bağırıyordu:
“Lanet olsun sana da varlığına da. Amına koyduğum orospusu, seni aldığım güne sokayım!”
İçini çekerek ağlayan kadın, duyulur duyulmaz bir sesle:
ellerin tenimde gezerken
gecelere küfrederdim
sabahlara küfrederdim
sırf teninin kokusu için
#şiiradamı
Bir gün beni unutmak istersen
kırgınlığımın sıcaklığını hatırla
feri sönmüş gözlerimi hatırla
hiçliğin boyutsuz ağırlığını
yokluğun atom ağırlığını
beni unutmak istersen eğer
https://www.youtube.com/user/siiradami