Bazen savaşırken seversin
Köylünü seversin arkadaşını
Emekçini seversin kardeşini
Kadınını seversin sevgilini
Kıskanırlar saldırırlar vururlar
Anlamazlar ince sevmelerden
yılların sömürüsü var
belimizde beynimizde zihnimizde
gelen binmiş giden binmiş
taş yollarda bırakmışız mutluluğu
overlokçu kadınlar ortacı çocuklar
marangozhanede nasırlı eller
Kadınım;
Sarkık zamanların sarhoşluğunda
Sigaramın ateşinde yaktım hayallerimi
Sensizlik kızgın demir gibi
Dağlarken aciz bedenimi
Ben rüzgarlara meydan okurdum.
susuyorsun ya susuşların
şiirimin nadide süsü oluyor
bir daha vuruyor can evimden
bütün savaşlar bitiyor
sen içimden giderken
ankaraya kar yağardı
akşam alacası ayazında
temiz pardesülü abiler vardı
temiz yüzlü, elleri ceplerinde
bir alacadan çıkar diğerinde kaybolurlardı
yolu kuğuluya düşerdi
suskunluğunun ardındaki yüzündür
sonu belirsiz savaşta can vermem
toprak dolarken can evime
adın gibi sinmektir doğaya
ya da bir kadırganın seren direğine asılmak
Kent'ine bıraktım bana ait olan ne varsa.
Hiç yaşanmamış bir yaşam,
Koklanmamış güller.
Kendine bıraktım bende olan sen'i
Hoyrat gülüşlerinde erittin
Dilimdeki sevda kelimelerimi.
Küllere dönüşüyor renkler
Boğuk bir beyazlık basıyor
Tanrının ağzıyla konuşuyorum
Bir melek gözbebeğine değiyor
Yeniden doğuruyorsun beni
Yıldızlar çığlık çığlığa
Bazen sessizce gitmek en iyisidir.
Gözyaşlarının gölgesi düşmeden hüznün üzerine.
Bazen kimsesizce gitmek en iyisidir,
Kimilerinin figanlarında boğulmaktansa...
Giden suçlanır hep, giden midir terk eden,
kalan mı?
Korkutur bazan hayat,
sığınırsın bilmediğin bir limana,
hiç ummadığın şefkatli bir eldir
gözyaşlarına mendil uzatan.
Ürkütür insanlar,
sıcak bir omuz ararsın,
https://www.youtube.com/user/siiradami