Bu gün cumartesi, yani hafta sonu, hava güzel, kendini Alsancak’a, kordon boyuna ve Kıbrıs şehitleri caddesine atanların sayısı çok. Birde dershanelerden boşalan öğrenciler olunca
duraklar ıklım tıklım dolu… Otobüs yaklaşır yaklaşmaz kapı tıkanıyor, birbirini ezerek otobüs doluyor… Hayatı boyunca, hak istemeyi bilmemiş, şükürcü bir toplumda, olanla yetinmeye ve gönüllü balık istifçilik yapanlar çok. Bu, şoför olabileceği gibi, yolculardan da çok çıkıyor.
İşte bu gün de otobüs doldu, ama, dışarıda bir hayli insan kuyrukta… Şoför bağırmaya başladı. İlerleyin… ilerleyin… orta taraflar biraz daha… Vıcık vıcık ter kokusundan kurtulmak için bir an önce durağına gelip inmek isteyenler çatlayacak durumda…
Nihayet biri çıktı ve beklenmeyen bir şekilde tepki gösterdi… Tavuk mu taşıyosun be…?
Her zaman, bir bir işaret ederek istifçilik yapanlar çıkardı… Bu gün beklenmeyen bu tepki
karşısında yolcularda bir suskunluk oldu. Şoför hemen kendini savunurcasına, herkes evine gidecek… Görmüyor musun kapıda bekleyenleri… Sen bindinse binemeyenler var…
İlkokulda öğrenciydim
O benim öğretmenimdi,
Eli sopalı biriydi,
Onu hiç sevemedim,
Çünkü korkuttu beni.
Gemiler deyince Tuzla geliyor aklıma
Tersanede çalışan işçiler ve ölümler
Gemiler deyince filolar geliyor aklıma
Alın terini tanımayan, filo sahibi bebeler
Kot sıfır, deniz seviyesi,
Gelinliğini giymiş mevsimin
Üstüne düşmüş gölgesi,
Ayakları gömülen generalin…
Rengin güzelliği üstünde,
Atılan her adımın çıkardığı
Bu mevsimde hangi ülkede var
Şu pırıl pırıl, ılık güneşli hava
Kötüsünü görmeyince kıymetini bilmiyorlar
Doksan derece bükülmüşler Avrupa’ya
Bize havayı zehir ediyorlar.
Zamanın sonsuzluğu,
Dalga geçiyor hayatla.
İçine sindiremiyor hayat bunu,
Ölüyor bir gün, bu inatla.
*
Yapamadıklarımızın hesabı sorulmaz!
Her yokuş başında görüp de ‘’Çıktığın vitesle in! ’’ tabelasını aldanma sakın… Kullanılırken
Makine gibi kullanılabilirsin, sayılarla kayıtlara geçersin, altın yıldızlar, parlak kumaşlarla okşanabilir tenin, sana onlar bir kadın eli gibi gelebilir. Ruhunu da okşayabilir. Kullanılırken makine de, iniş çıkışlarda ihtiyatlı kullanılır. Nihayet onun için bir harcama yapılmıştır. Verilen değer, o harcamalardan ibarettir. Şunu hiç unutma ki kullanım suren bir gün bitecek. İşte o zaman, sende sayılardan düşeceksin. Çıktığın vitesle inmeyeceksin bulunduğun mevkiden… Birdenbire silineceksin… Senin taraştan sonra attığın permatik gibi olacaksın.
En popüler anında bile, üç adım ilerisini düşünmeyi unutma. Gerçek işte orada…
Bir makinenin en önemli parçası olsan bile karar verme hakkı yok elinde. Bir kölesin nihayetinde… Özgürlüğe açlığın doymamış, her geçen gün daha da acıkmışsın bir gün posan çıkınca, rolün bitmiş hayat oyununda, kapı önüne bırakılmışsın. Şimdi öyle eskisi gibi de değil ki. Boynundan tutup bırakmıyorlar bir ev kedisi gibi… Bütün sosyal hakların yok denecek hale gelmiş, eşek adasına atılır gibi atılmışsın…
Çaresizlik umutsuzluk ölüme davetiye çıkarır. Bu korku da direnmeyi öğretir insana…
‘’Su çatlağını bulur! ’’ sözü bu gün de, gündeme oturdu.
12 Eylül darbesinden sonra, üretim için üretim yapan emekçi sorunlarını dile getiren ilk siyasi sorgulamalar başladı diyebiliriz…
İşçi sınıfı, ve işçi sınıfını besleyen ana damarı, sanayi işçilerini, maden işçilerini, enerji ve tarım işçileri gibi üretimin merkezinde olanlar uzun yıllar unutulmuş gibiydi…
Sorun çok olunca söze başlamak zor oluyor… Nereden başlayacağını bilemiyor insan.
Sınıf mücdelesi, sınıf savaşı deyince, bizde madem ortada bir mücadele var, basın gibi, o mücadelenin taraflarını gözümüzün önünde tutalım. Taraflar arasındaki dengeye bakalım. Güçleri mukayese edelim.
Bir tarafta yöneten kesim, diğer tarafta yönetilen kesim.
hayvanlar değer kazandığına göre,
insanlar kurban edilecek yine.
ey caniler!
İnsanları uyandırmamak için siz
Yüreklerinizi, ayaklarınıza,
bir çarık gibi geçirdiniz
Krallara karşıydı ilk dokunulmazlık
Vekiller özgür konuşabilsinler diye.
zamanın örs ile çekici arasında
her şey tersine dönüyor dünyada.
Sevdiğimiz bir abimiz kendisi. Bir grupta yayınladığı şiiriyle tanıdım kendisini. Mizahı kullanır şiirlerinde, bununla birlikte duygusal şiirleri de yok değildir. Popüler şiirleri de var, güzel tabi. Ayriyeten grup da kurdu sağolsun, ne de olsa mizah seviyoruz.