Mehmet Halil Şiirleri - Şair Mehmet Halil

Mehmet Halil

Otobüse binen yaşlı adam girişten sonraki ilk dörtlü koltuğa gelince, yanyana oturan ve ayakları dibinde büyük paketleri olan, iki kıza bakarak, paketlerini gösterdi ve ''al onları! '' dedi, anlaşılmaz boğuk bir sesle. Sonra karşılarındaki koltuklardan birine kendi çantasını koydu. Kızlardan büyüğü ''sen neye koydun oraya? '' dedi. Yaşlı adam yarı anlaşılır yarı anlaşılmaz bir şekilde hasta sı anlaşılan bir şeyler söyledi. Otobüsteki diğer insanların dikkati de ister istemez onlara yöneldi. Yaşlı adam kızları kızlar ve diğer yolcular da yaşlı adamı süzmeye başladılar. Bu arada ikinci durağa gelindi, yeni binen yolculardan biri de o, yaşlı adamın çantasının olduğu koltuğu göstererek, ''Çantanı al da oturayım! '' dedi. Yaşlı adam yine yarı anlaşılır yarı anlaşılmaz bir dille hasta... kelimesi anlaşılan mırıltılarla ters ters baktı... Yaşlı adamın bir eli de çantada sıkı sıkı tutuyordu çantayı. Çanta da, koltuğu dolduracak kadar büyüktü. Bu diğer insanların aklına acaba çantada çocuk varda, o mu hasta gibi soruyu getirmişti...
Çanta, naylondan hasır örgü, yıpranmış, tutacakları ince tel gibi bir bağdan yapılmış ve elleri kesmesin diye de yarı kağıt yarı bez parçalarıyla sarılmış, taşırkenki zorlanması da ağırlığını gösteriyordu.
Kızlardan yine büyük olanı merak etiğini belli eden bir tavırla çantaya doğru eğilip baktı.
Yaşlı adam da etraftaki bakışları süzüyordu. Onun davranışları yolculara ne kadar yabancıysa, kızların ve diğer yolcuların bakışları da ona yabancıydı. Gelinen yeni duraktan binenlerden biri daha o çantayı göstererek, ''alda oturayım! '' dedi. yaşlı adam yine aynı konuşmasını tekrarladı.
Bu şaşkın bakan insanları tepkisiz bıraktı. Ama karşısında oturan kız kendini tutamayarak gülmeye başladı. Yaşlı adam ona bakarak, kafasıyla ''ne var ne gülüyorsun? '' demeye çalışıyordu. Onun bu garip tavrı yeniden gülmeyi kızıştırdı. Kız gülme krizine tutuldu. Diğer yolculardan da kimi gülüyor, kimi tebessümle bakıyordu. Adam sağa sola bakıp destek arıyor ama, diğer insanların gülüşü ve davranışı da gülme krizine tutulan kızı desteklediklerini belli ediyordu.
Adam ''Lahavle'' der gibi boynunu kıvırdı. Etraftakilerin yapabileceği fazla bir şey yoktu ama,

Devamını Oku
Mehmet Halil

Gecenin karanlığından sabahın şafağı,
Sabahın şafagından, güneş yükseliyor.
Ağaçların uzun gölgeleri kısalıyor.
Şafakla güneşe doğru uzanıyor canlılar,
Gölgeler kısaldıkça ağaçlar arasında.

Devamını Oku
Mehmet Halil

Marks her şeyi biliyormuş ama
Aklı yatmamış en kolayına
Bir profosör bile olamamış
Uymamış en basit kurallara

Altın sırmalı tahtlar varken

Devamını Oku
Mehmet Halil

Ruhun özgül ağırlığı vücudun özgül ağırlığından hafif olduğu için, ruh çıkınca vücut ağırlaşıyor, onun içindirki yaşarken bir kişinin taşıyabildiği insan öldükten sonra 8-10 kişiyle bile zor taşınıyor. Aynen maddelerin sudan çıkınca ağırlaştığı gibi…Artık ruh olmadığından ruhun kaldırma gücü de olmuyor. Nasıl topun havası kaçınca sıçramıyor ve yere yapışıp kalıyorsa insan da öyle… Hareket edemiyor. Artık toprakla haşir neşir oluyor. Her gün aynı yemek yenmediği gibi hep aynı hayat da yaşanmıyor. İnsan artık insan olmaktan yorulup başka bir varlık olarak yaşamayı seçiyor. Kendi mi seçiyor diye soranlar olabilir. Biz dünyaya gelirken de bize sorulmadı. Ne dünyayı kendimiz seçtik, ne anamızı babamızı ne kardeşlerimizi, ne yaşayacağımız yeri, ne dinimizi, ne rengimizi ne de milliyetimizi…
Bu seçimler bize sorulsaydı, her halde seçim yapmak için yazı tura, veya zar atmayı tercih ederdik. O tarihlerde de daha bunlar icat edilmediği için, bizi yaratan zorlamak istememiş, belki de bizim her birimizi bir tükrük gibi sallayıp geçmiştir. Kimi dikene düşmüş kimi …kene, kimi mermere, kimi de ipek beze… Kimi de bulutların üstüne, diğer yıldızlarda hayat görülmediğine göre dünya onun tükrük hokkasımıydı acaba diye düşünmeden edemiyorum.

Devamını Oku
Mehmet Halil

Yasa olsun, nikah olsun, ahlaksızlıklara kılıf değil mi? Öyle buyurur ustalar…
Ahlaklı bir hırsız olabilmek için ihtiyacım vardı yasalara… Yasa nasıl elde edilir? İhtiyaç duyulur onu doğuracak bir anaya… Doğacak olan yasa nasıl doğar? İyi mi olur, kötü mü olur, kim bilebilir. Hırsızın iyisini kötüsünü seçebilmek için de hırsız olmak gerekir. Hırsızların içinde yetişmiş olmak gerekir. Ana yasa kavun değil ki… Ahlaklı hırsızlar,
hiç parmak atabilir mi? Alt yapı üst yapıyı belirlediğine göre, serbest piyasa ekonomisi ne kadar ahlaklı ise, onun üst kurumu da o kadar ahlaklı olur. Serbest piyasa ekonomisi dalgasız olmaz, anayasa da kaygısız olmaz…
Anayasa tartışmaları sürüp gidiyor. Anayasa burjuva anayasası ama, en çok da, sosyalistim, komünistim, demokratım, hatta (milliyetçi) solcuyum diyenler bile tartışıyor…
Hem burjuvazinin yaptığı seçimlerin demokratik olmadığına inan, hem de demokratik olmayan seçimleri aylarca tartış… Kendi eksikliklerini görmezden gelerek, kendi ayıplarını örtbas etmek için, Hitlerin ‘’Bir yalan ne kadar yüksek sesle savunulursa o kadar gerçek olur! ’’ sözüne bağlı kalarak, birbirine amansızca saldır. Bu anayasayı yapanlar, burjuvazinin temel taşlarını koyanlar, burjuvazinin büyük başları değil mi? Bizler yani vatandaşlar, yalnızca görünümde demokrasiyi kurtarmak, yani, kendilerini aldatmak isteyenlere katkıda bulunmak için sandık başına gitmiyoruz mu? Ve böylece, sahte bile olsa bir demokrasinin varlığına göreceli olarak katkı koyan, onay veren vatandaşlar, başka bir deyişle kuzucuklar değil miyiz? Onların önderi olmakla övünenler de bu konuda cansiperane çalışmıyorlar mı?
Burjuvazi bu referandumla, bir taşla iki kuş vurmuştur. Hem tabanda Marksist olduğunu kalın kalın puntalarla kabul ettirenler, alıntılarla bunu ispatlamaya çalışanlar, tartışma adına burjuva demokrasisini onaylayarak, hem de birbirlerinin tozunu atarak, aralarındaki mesafeyi daha da açarak, burjuvazinin kalelerini daha da sağlamlaştırmıyorlar mı? Onlar Marksist’se ben de burjuvayım. Ve burjuvazi adına onlara teşekkürü borç bilirim.

Devamını Oku
Mehmet Halil

Sıralanınca hepsi bir boyda
Hepside eşit çıplak olunca
Ama birde
Rol verip bakalım onlara..

A! komutan gibi dikilmiş en başa

Devamını Oku
Mehmet Halil

Ezberler çok güzel de
Perde oluyor gözlerimize
Gerçekler uymuyor ezberlere
Uyuyan karanlığın farkına varır mı?
Uyan eyyyy vatandaş uyan!
Hani vermiyecektin bir karışını bile…

Devamını Oku
Mehmet Halil

Kitlesel sesler meydanlarda
Sebep ise yüzde üç zam
Kitle isyan ediyor ama
Şükür ettiklerini sanıyor adam
Çünkü arkasında
Destek var suni muhalefet ordusundan…

Devamını Oku
Mehmet Halil

Hiçbir cinayet tanıksız değildir!
Faali bilinmeyen cinayet yoktur
Yalnızca faaille tanık aynıdır…
Faalin va tanığın gücü korkutur
Korkunun gölgesi tarfik işaretidir
Oraya ancak korkusuzluk gidebilir.

Devamını Oku
Mehmet Halil

Cemevleri ucubedir
Kürtler ucubedir
Heykeller ucubedir
Tiyatrolar ucubedir
Komünisler ucubedir
Bir tek gerçek varsa

Devamını Oku