Mehmet Demir Atmalı Şiirleri - Şair Mehm ...

Mehmet Demir Atmalı

-Bir Devrin Panoraması

Biricik tek sermayesi zina,
Aslanım, Manukyan'ım Ermeni.
Türk Kadınını satmaktır işi,
Zaman, Sümbül Hanım'ın zamanı.

Devamını Oku
Mehmet Demir Atmalı

'Yurtta Sulh,
Cihanda Sulh'
Demişti Atam...
Ben nasıl Çatam?
Tutarım matem...

Devamını Oku
Mehmet Demir Atmalı

Bir gün, bir Sütçü var imiş,
Süt'e hep Su katar imiş...
Haccı olmaya karar vermiş,
Altıncıklar hazır dermiş...
Gemi'yle yolculuk eder,
Yolun yarısını gider...

Devamını Oku
Mehmet Demir Atmalı

TÜRKLERİN PEYGAMBER SEVGİSİ?

Cenab-ı Allah ayetlerinde her kavme bir peygamber gönderildiğini bize bildirmektedir. Kavim peygamberleri kavimleri tarafından çok eziyet ve işkence gördükten sonra taraftar bulabilmişler. Hatemül Enbiya(son peygamber) olan Hz. Muhammed (sav) bir kavme değil, bütün âlemlere rahmet olarak gönderildi. Efendimiz hem Resul(kitap gönderilen) hem Nebi(vahiy gönderilen peygamber) dir. Ayrıca peygamberlik gelmeden önce de “Muhammed-ül Emin”dir. Yani inanılan, güvenilen kişidir.

Arap yarımadasında iken Peygamberlik gönderilen Hz. Muhammed, öncelikle Arapları İslam’a davet etti. Efendimize eziyetler eden Araplar, çok direnmelerine rağmen, sonraları ona teslim olmak zorunda kaldılar. Araplar arasında Efendimizi çok seven sahabeler olmuştur, ancak Türklerin ona olan sevgisi bir başkadır. Hem de onu görmedikleri halde delicesine bir aşk ile bağlanmışlardır. İnsanın aklına şu soru gelmektedir: “Acaba Türklerin Efendimize, torunları Hasan ve Hüseyin’e(Ehl-i Beyt’e) olan bu eşsiz sevgisi onun Müslüman olmasından mı ileri gelmektedir, yoksa hem Müslüman hem Türk olmasından mı kaynaklanmaktadır” diye sormak geliyor insanın içinden. Tarihte yaşanan bu sevgi örneklerini gördükten sonra onun Türklerle “kanbağı” olmasının da bu sevgide rolünün büyük olduğunu görmüş olacağız inşallah:

Devamını Oku
Mehmet Demir Atmalı

SİZCE ASALET OLMALI MI?
--Asırlarca insanoğlu ASALET meselesini tartışırken, günümüzde bu konu unutulur oldu. Bir kısım insan, bu görüşü çağ dışı, bir kısmı da Din dışı görmektedir. Hatta bazılarının yanında Asaletten söz açılınca, nasırına basmış gibi tepki alırsınız. Ve hemen Napolyon'u örnek gösterir size; “Napolyon demiş ki, benim asaletim benden başlar.” Napolyon kendi açısından haklıdır. Çünkü araştırılacak olsa, soyunun Çingene olduğu ortaya çıkacaktır belki de. Meseleyi örtbas etmek için acelece söylenen bir söz olarak görüyoruz. Asaletten rahatsız olanlarda da mı bu sorun vardır acaba...?
--Ülkemizde ahlak bozuldukça, namus anlayışı zayıfladıkça, gayri meşru çocuk sayısı da artmaktadır. Genellikle Anası-Babası belli olmayan çocuklar, her ne kadar himaye altına alınarak, iyi bir eğitimle yetiştirilmiş olsalar dahi, sosyal hayatlarında kendileri ile ve toplum ile pek barışık olamamaktadırlar. Evlilik hayatları pek başarılı geçmemekte ve boşanma oranları yüksektir. Yani evliliği yürütemeyen Anne-Babaların çocukları da genellikle evliliklerini yürütememektedirler. Burada Çekirdek Aile yapısını korumak, devletin bekası için çok önemlidir. Tabii ki bu görev devlete düşmektedir.
--Birkaç asır boyunca namus noksanlığı devam eden bir ailede bu durum, genetik olarak kana işlemekte, irsi bir şekilde nesilden nesle geçmektedir. Gevşek bir kadının kızlarının ve torunlarının da gevşek olabilme ihtimali yüksektir. Bu durumu çevremizde bazı ailelerde görmekteyiz. Zaten bu Asalet denen şey genlerde gizlidir. Milletlerin genetik şifreleri ortak özellikler taşımaktadır.
--İrsilik veya Soya çekim olayını Tıp kabul ettiğine göre, Asalet(soyluluk) ve Asaletsizlik (soysuzluk) de vardır diyebiliriz. Furkan Süresi 54' de; “Hem o Allahtır ki, sudan bir insan yarattı da, onu SOY ve HISIM diye ikiye ayırdı. Senin Rabbin her şeye kadirdir.” buyurmaktadır. Bu ayette konu edilen SOY'u, olumlu ve olumsuz şekilde iki guruba ayırabiliriz. Ahlakın ortak hükümlerine uyanlara SOYLU, uymayanlara SOYSUZ diyebiliriz. Soysuzluğu, bir nevi Ahlaken iflas etmişlik olarak ele alabiliriz. Bir insan istese de bir günde Soylu olamaz. Soylu olabilmek için asırları kapsayan uzun bir süreç ister.
--Peygamber Efendimiz, Soya çok önem vermiştir. Soyunu araştırmış, Hz. İbrahim'e kadar dayandığını ortaya çıkarmıştır. Veda Hutbesi'nde; “Babasından başka SOY iddia eden SOYSUZ; Allah'ın, Melekler'in, ve İnsanlar'ın lanetine uğrasın. Allah onların ne tövbelerini, ne de şahadetlerini kabul eder..” diyerek ilk defa beddua eden Peygamberimizin de Soya vermiş olduğu önemi anlıyoruz... Veda Hutbesinde geçen SOYSUZ kavramı, Soyluluğun tersi bir tasnifin varlığını da kabul etmektedir. Bir insan, işlemiş olduğu suçtan dolayı; “Allah'ın, Meleklerin ve İnsanların LANETİNE uğratılırsa, ve üstelik o insanın ADALET ve ŞAHADETİ de kabul edilmezse, bu kişinin insanlıkla alakası kalmamış demektir. Bu kişi MÜRTET Hükmündedir. Bu kadar ağır cezayı gerektiren suç ise SOYUNU İNKAR ETMEK SUÇUdur. Demek ki bir insan, soyunu inkar ederek Napolyon gibi; “benim soyum benden başlar” diyemezmiş.

Devamını Oku
Mehmet Demir Atmalı

AHLAKİ ÇÖKÜNTÜ

--Toplumları ayakta tutan ortak değerler vardır. Bunlara yazılı olmayan kanunlar diyeceğimiz gibi, Töre de diyoruz. Ahlak, Törenin bir şubesidir. Bir toplumu İnanç, Ahlak ve Adalet Kültürünün doğruluğu ayakta tutar. Çünkü yaratan'ın yanında doğru tekdir. Bu durum tek bir ortak ahlakın varlığını gösterir. Aynı zamanda Din de bu ortak veya genel ahlakın içerisine girer. Semavi Dinler, tamamen ahlak kurallarından ibarettir. Toplumları düzeltmek için gönderilmişlerdir.
--Hz. Muhammed; “güzel ahlakı tamamlamak için gönderildim” buyurmaktadır. Ahlakından dolayı O'na Peygamberlik verilmeden önce “Muhammed-ül Emin” sıfatı verilmişti. Ahlakı bozuk olan bir insandan sağlam bir dini inanış, dürüst bir namus anlayışı ve adil bir davranış beklenemez.
--Türkiye'mizde yaşanan krizlerin temelinde ahlaki problemler yatmaktadır. Merhum Menderes'in Marshall Yardımı ile başlayan bu çöküntü, Özal'ın ve Demirel'in Prenslerinin vurgunları sayesinde Türkiye bu günkü krizleri yaşamaktadır. Bu Prenslerin en ahlaki(!) davranışları Vergi kaçırmak ve Hayali İhracat olmuştur.
--Ahlaki çöküntünün en belirgin özelliği olan RÜŞVET, ülkemizde Adaleti yönlendiren, kurumları işlemez hale getiren ve felç eden bir beladır. Günümüzde bazı Materyalist uzmanların, her şeyin sebebinin Ekonomik olduğunu izah etmeye çalışmaları, meseleyi kökünden halletmeyi engellemektedir. Yani teşhis doğru olmadığı için, tedavi de zorlaşmaktadır. Ekonomiyi çökerten, Bankaları soyan insanların pek çok Ahlak sahibi oldukları söylenemez.

Devamını Oku
Mehmet Demir Atmalı

Göğüsler, ah o göğüsler...
Sine'ye konan göğüsler.

Yüreği yanan göğüsler,
Feza'ya bakan göğüsler,

Devamını Oku
Mehmet Demir Atmalı

Güldür felek, sen güldür;
Alemi bana güldür...

Dostun beni inciten;
Taşı değil, bir Gül'dür...

Devamını Oku
Mehmet Demir Atmalı

Bir Eylül Sabahı kuşatıldık,
Evrenden kestiler yolumuzu...
Kırdılar dalımızı, kolumuzu...
Bir tarafta Vatan için ölenler;
Bir tarafta bu Vatanı bölenler...
Zindanlarda yanyana,

Devamını Oku
Mehmet Demir Atmalı

Karnından konuşan Aydınlar(!) gördüm..
Kuş Dili konuşan Maymunlar gördüm...
İki yüzlülere rahmet okutan;
Doksandokuz yüzlü Şeytanlar gördüm...


Devamını Oku