Bir zamanlar ben de namuslu biriydim,
Şimdi 'Hayat Kadını' diyorlar bana...
Her hayat isteyene 'hayat verirdim'...
Onlar Hayat Kadını diyorlar bana...
Bir sevda uğruna geldim bu hallere,
Kafes kuşu derler bize,
Kaderde uçmamak varmış,
Nefes kuşu derler bize;
Kederden içmemek varmış...
Dünyamız bir kafes içi,
Yeni yıla seviniriz,
Anılarla avunuruz.
Ara sıra övünürüz;
İşte bir yıl daha bitti...
Kardamıyız, zararda mı?
KİM KALDI Kİ?
Necdet SEVİNÇ’e
Oy ben nere giderim?
Tek başıma ne éderim?
Kim kaldı ki burda?
Muhammed Mustafa,
Varsın kefinler hep beyaz, benim ki;
Siyah olsun, nolur renkler küsmesin...
Matem tutmasın Kabe'nin Örtüsü,
Kara bahtım! Vur ahenkler susmasın...
Varsın tüm alemin Yoğurd'u beyaz,
-Saçları,Kirpikleri doğuştan
beyaz dostuma..
Doğuştan saçlarına kar yağmıştı,
Kaşları, kirpikleri ağarmıştı...
Hak, Ramazan Hoşaf'ı çağırmıştı.
-OĞUZ KÜRT(KURT) BOYLARI
__Oğuz Han’ın 24 oğlunun olması dolayısı ile Türklerin de 24 ana boya ayrıldığı, Oğuz Han’ın torunlarından birinin adının KÜRT olduğu, Kürtlerin de onun adını taşıdığının yazılı olması(Prf. Dr. De Groot'un Kürtler konusundaki bütün eserlere kaynaklık eden 'Die Hunnen' adlı kitabında Kürtlerin menşeine dair belgenin yer alması) çok önemlidir.(muhsinbozkurt.net)
__Bu bölümde Oğuz Boyları’ndan olup, Anadolu'da bir bölümü TÜRKÇE, bir bölümü KÜRTÇE konuşan aşiretlere değinmek istiyoruz. Aşağıda isimlerini sıralayacağımız bu Kürt Aşiretleri, aynı zamanda Türkçe konuşan boydaşları ile akraba olduklarını kabul etmekte ve amca oğlu olduklarını söylemektedirler. Ancak Kürtçe konuşanları, önceden TÜRK iseler; ne zaman KÜRTÇE’Yİ öğrendikleri, yok eğer TÜRKÇE konuşanları önceden KÜRT iseler, ne zaman TÜRKÇE’Yİ öğrendikleri bir muamma olarak karşımızda durmaktadır. Bazı Tarihçiler, Kürtçe konuşan bu Türk oymakların Kürtlerle birlikte yaşadıkları süre içerisinde asimile olduklarını ve sonradan Kürtçe'yi öğrendiklerini savunmaktadırlar. Bu görüşe göre Türk Boylarının Kürtleşmesi için Kürtlerin bir dönem “Baskın bir Medeniyet” yaşamış olmaları lazımdır ki, Türklerin asimile olmalarına denen olabilsinler. Günümüzde Kürtlerin çoğu göçer olarak halen Bozkır Kültürü ile yaşamaktadırlar. İleri bir medeniyetleri olmamıştır. Birileri diyebilir ki; “Daha önceleri baskın bir medeniyet yaşamışlar, fakat daha sonraları gerileme yaşamışlar.” Bu görüş yanlış bir görüş olur. Çünkü, medeniyetler ileriye doğru inkişaf ederler, gerileme olmaz. Bu durumda Kürtler, Türkleri asimile etmediklerine göre, Türkmen Boyları Kürtçeyi nasıl öğrendiler acaba?
__Oğuz Boylarından bir boyu ele alıyoruz; bir bölgede KÜRTÇE konuşanı var, diğer bir bölgede TÜRKÇE konuşanı vardır. Bilim adamları bu dil değişiminin ne zaman olduğunu kesin bilememektedirler. Komşularının tesirinde kalarak dil öğrendiklerini ileri sürmektedirler. Ama dünyanın beş ayrı bölgesinde KÜRTÇE,bazen de TÜRKÇE konuşan KÜRT veya TÜRK boyları vardır. Bu konuda bu güne kadar net bir cevap alınamamıştır.
__Bizim görüşümüze göre KÜRTÇE konuşan Oğuz Kürt Boyları sonradan KÜRTÇE’Yİ öğrenmiş değiller. Mesele Sadece Ortaasya'da bir zamanlar konuşulan(Eski Ana Türkçe) Eski Oğuz-Uygur-Özbek Dilinin BİR TÜR LEHÇESİ’Nİ halen muhafaza etmiş olmalarından ibarettir. DİL Bölümünde yayınlayacağımız Orijinal KÜRTÇE Kelimelerin kökenine indikçe, bunların ÖZ BE ÖZ TÜRKÇE olduklarını görmüş olacağız. Kısacası KÜRTÇE zannedilen GURANİCE-GURMANÇCA Lehçenin Eski TÜRKÇE olduğunu göreceğiz. Yabancı kelimelerin dışında, net kalan KÜRTÇE kelimelerin Anadolu TÜRKLERİNCE unutulan Orijinal ESKİ ANA TÜRKÇE olduğunu anlamış olacağız.
__Bu Aşiret mensuplarına Aşireti sorulduğunda, Aşiretin adını TÜRKÇE olarak size söylerler. 'Siz Kürtsünüz ancak, Aşiretinizin adını TÜRKÇE söylüyorsunuz, bunun KÜRTÇE adı yok mudur? ' diye sorduğunuzda, biraz bocaladıktan sonra; 'Begim, aslında bizim Aşiret Türkmen’dir' demek durumunda kalırlar. İste OĞUZ TÜRKMEN EKRADI(Türkmen Kürdü) veya OĞUZ KÜRT BOYLARI denilen Aşiretlerden örnekler:
-Bir Mizah örneği....
Kazak sayılırım, dıştan bakınca
Naralar atarım, evden çıkınca
Benzim sararıyor, hanım bakınca;
Çekiyorum amma, sen gel bana sor...
Hazreti Ömer Halife olunca,
Ölümü onun aklına gelice,
Parasıyla bir adam tutuverdi.
Adamcaz ödevini yutuverdi...
Hergün der ki; 'Ya Ömer, ölüm de var! ! '
NEDEN KUVVA-İ MİLLİYE
--Her Milletin iç ve dış düşmanları elbette olacaktır. Bu düşman bazen Soğuk, bazen Sıcak Savaş taktikleri ile ortaya çıkacaktır. Bu düşmana karşı koyacak Milli Kuvvetlere her an ihtiyaç vardır. Çünkü “Su uyur, düşman uyumaz” da ondan... Düşman uzun zamandır Soğuk Savaşla Haçlı Seferlerini sürdürürken, günümüzde yeniden Sıcak Savaş'a dönmüştür.
--Biz hep “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” dedik. O günün şartlarına göre Atatürk'ün bu sözünü ele almak gerekir. Yedi Düvel ile savaşarak üç kıtadan, küçücük bir Anadolu'ya sıkışan, yorgun bir milletin yeni bir savaş yerine, toparlanıncaya kadar bir süre barış istemesi gerekirdi. Atatürk de bu şartlarda bu sözü söyleme gereği duymuştur. Sonsuza kadar “Yurtta sulh, Cihanda Sulh” dememiştir. Hatta biz bu SULH işini o kadar ileri götürdük ki; “Yurtta Sus, Cihanda Sus” maya kadar vardırdık. Yurtta ve Cihanda Sulh veya Barışı kim istemez ki?
--Adam kendini “Tavuk Yemi” zannedermiş. Tavukları görünce hep korkar kaçarmış. Adama;
Mehmet Bey iyi günler.Arama motorundan bulduğumuz 'TÜRKLERİN PEYGAMBER SEVGİSİ' isimli yazınızı okuduk ve çok beğendik.Çeşitli kaynaklardan aynı konuları seçip toparlayarak müthiş bir kompozisyon yapmışsınız.Yazınızı kopyalayarak arkadaşlarıma da gönderdim ancak küçük bir ayrıntıyı size belirtmeden ...