Mehmet Demir Atmalı Şiirleri - Şair Mehm ...

Mehmet Demir Atmalı

BİZ BU BAYRAMDA VURULDUK

_ ' Biz bu bayramda vurulduk. Kocaman bir bomba düştü üzerimize... Ben 12 yaşındayım, kardeşim 7... Ben görmedim, annem çok ağlamış biz ölünce. İkimizin de küçücük elleri vardı, bulamadılar, yoksa mutlaka bırakırlardı kabrimize...
_Biz bu bayramda vurulduk... Küçücük bir kurşun değdi yüreğimize, meğer
ölmek ne kadarda kolay bir şeymiş. Amerikalı askerler, gösterdiler hepimize. Yinede bir sevinç var içimizde... Biz öleceğiz ve daha güzel olacak Dünya...
_Biz öleceğiz ve daha güzel olacak Dünya... Yoksa siz duyarsız Müslümanlar, döner miydiniz sırtınızı bize... Biz bu bayramda öldürüldük, yanlışlıkla bir tankın paletleri geçti üzerimizden... Mutlaka seyretmişsinizdir, toprağa bulanan cesetlerimizdi onlar… Belki haber bültenlerinde de görmüşsünüzdür. Ben koşuyordum... Kardeşimin ayağı takıldı, onu kaldırmak istemiştim yerden, görmediler, gözleri yok ki tankların... Yoksa öldürmezlerdi bizi. Yok, o kadarda cani olmazlar öyle değil mi? Biz bu bayramda bomba ve kurşun yedik. Öyle can verdi bedenlerimiz… Gıyabımızda cenaze namazımızı kılsaydınız isterdik. Yaşarken zaten yanımızda değildiniz, ama mutluyuz yinede... Biz bu Bayram da evimizde değildik.

Devamını Oku
Mehmet Demir Atmalı

Bu türkü sözleri Antep Harbinde bir gazimizin annesi tarafından kızına aktarılmıştır. Bunu derleyip ortaya çıkarmak bize nasip olmuştur.

Devamını Oku
Mehmet Demir Atmalı

Üstad Necip Fazıl derki;
'Cüceden hiç dahi olmaz'
Kıçı yere yakın çünki;
Yer çekimi kafi gelmez...

Marifetname'de geçer,

Devamını Oku
Mehmet Demir Atmalı

Otadam...

Ot attı,ot sattı
Sırtı üstü yattı...
Ot geldi, ot gitti,
Üstünde ot bitti...

Devamını Oku
Mehmet Demir Atmalı

ENLER

En güzel kadını da sevsen,
Sonunda yok olup gidiyor.
En güzel şeyleri de yesen,
Sonunda b.k olup gidiyor…

Devamını Oku
Mehmet Demir Atmalı

İKİ BAŞKENT, FATİH VE ATATÜRK
_Avukat bir arkadaşımın taziye yerine gitmiştik. Misafirlerden iki kişi Atatürk, konusunda tartışıyorlardı. Ben Kur’an-ı Kerim’den bir Süre okudum, belki konu değişir diye. Kuran’dan sonra da aynı konu devam etti. Hassas bir konu ve cenaze yeri olduğu için dinlemede kalmayı tercih etmiştim. Konuşanlar bir türlü bir sonuca varamayınca, beni Arapçı-Persçi hocalardan zannederek veya danışmak için; “Atatürk’ü nasıl buluyorsun? ” sorusunu sordular. Ben de cevap vermek zorunda kaldım. Ve konuya şöyle girdim:
_Atatürk’ü ne öveceğim, ne de yereceğim. Anlatacağım olaydan siz bir mana çıkarırsınız. II. Murat Han, Peygamber Efendimizi üç günde bir rüyasında gören bir Allah Dostu idi. Fatih’in babası II. Murat Han daha Edirne’de iken, Hacı Bayram-ı Veli kendisine misafir olur. Küçük Fatih daha yerlerde sürünmekte, Akşemseddin köse sakalı ile Padişaha hizmet etmektedir. Horasan Erenlerinden Hacı Bayram-ı Veli’nin yüceliğini açık kalp gözü ile keşfeden II. Murat Han, İstanbul’un Fethi için izin istedi: “izin verseniz de şu İstanbul işini bitiriversek” dedi. Hacı Bayram-ı Veli, riyakârlıktan kaçınmak için, gayet safiyane bir anlatımla; “Sultanım, o iş bize mi nasip olacak? O iş belki de şu yerde sürünen küçük Mehmet’e ve Şu Köseye nasip olur ancak” dedi. Köse dediği Akşemseddin’dir.
_II. Murat Han, Yüce Veli’den gerekli işareti almıştı. Hemen Fatih’i Akşemseddin’in ellerine teslim etti. O da Din ve Fen ilimleri konusunda Fatih’i yetiştirdi. Askeri yönden Molla Gürani’ye teslim etti. Ve Fatih 22 yaşında İstanbul’u fetih etmeye karar verecek seviyeye geldi. İstanbul’un Fethi, Fatih Sultan Mehmet’e nasip olunca, Hz. Muhammed’in fetih müjdesi ve Hacı Bayram-ı Veli’nin 21 yıl önce işaret etmiş olduğu olay gerçekleşince o Yüce Veli’nin yüceliği bir daha anlaşılmış oldu. Bu Fetih Mucizesini ve onun müjdecilerini, fetih edenleri yüce ve mübarek sayıyoruz değil mi, diye onlara sordum. Onlar da evet, diye cevap verdiler. Buraya kadar bir sorun yoktur dedim.
_Peki, Hacı Bayram-ı Veli, II. Murat Han’a bu fetih sırrının manevi anahtarlarını verirken, bir müjde daha vermişti. O nedir dediler. O da şudur: ikinci müjde; yaklaşık 500 yıl önceden, Ankara’nın Başkent olacağına dair vermiş olduğu sırdır. Bu sır da gerçekleşmiş oldu. Ancak bu sırrı vereni mübarek biliyoruz da, bu sırrı gerçekleştireni neden mübarek saymıyoruz dedim. O kim dediler. Biliyorsunuz Ankara’yı Başkent yapmak Mustafa Kemal ATATÜRK’E nasip olmuştur. İstanbul’un Fethini gerçekleştiren Fatih büyük adam oluyor da, Atatürk’ün büyüklüğü neden tartışılıyor dedim. Tabiî ki soruyu soranlar da, dinleyiciler de itiraz edemeden bir süre suskun kaldılar. Atatürk’ü savunan vatandaşın gözleri parlıyordu. Diğeri de iyi bir ders almıştı.
_Biliyorsunuz, İstanbul’un Fethi ile Türk Milleti İslam Dinini üç kıtaya yaydı. Bu güzel bir olaydır. Ancak, Anakara’nın Başken olması da o kadar önemlidir. Demek ki Yüce Veli, bir gün İstanbul’un Başkentliğinin miyadının dolacağını, Türk Milletinin varlığının tehlikeye düşeceğini ve yeni bir Başkent ile Türklüğün son kalesinin kurulacağını biliyordu. Bu nedenle Ankara’nın Başkent olmasının altında da büyük sırlar aramak gerekir. Onun Kurucusu Ulu Önder’in de Liderliğinde, ATATÜRKLÜĞÜ’NDE sırlar aramak gerekir.

Devamını Oku
Mehmet Demir Atmalı

-İsmi bende saklı; Kurşunlanarak
felç olan büyüğüme...

Hani beni taşıyacaktınız?
Bana yük olan şu bacaklarım...
Hemencik mızıkçılık yaptınız,

Devamını Oku
Mehmet Demir Atmalı

'Kalu Bela' dan şu Ana Rahmine,
İntikal ederek, girersin yolcu...
Ana Rahminden, Dünya Evine;
Bir zaman durmadan, yürürsün yolcu...

Dünya'dan bir an muradın almadın,

Devamını Oku
Mehmet Demir Atmalı

Keşke gölge olsam yarin boyuna,
Onu daim takip eder dururdum...
Kimseyi yaklaştırmazdım kıyına,
Gölge eden gölgeleri vururdum...

Kıskançlık vazgeçilmez bir tutkudur,

Devamını Oku
Mehmet Demir Atmalı

Yetmez mi bunca çileler,
Lekeyi yuttu hileler...
Nerde kaldı hesap günü?
Zamana kustu Laleler...

Çuval geçti başımıza,

Devamını Oku