MED’LERİN ATALARI KAYANİ’LER
TÜRK MÜDÜR?
Prof. Mehmet BAYRAKDAR hocanın yeni bir çalışması Türk tarihine ışık tutacak ve bugüne kadar MED’leri Kürtlerin ataları olarak gösterenlere bir cevap olacaktır. On yılda bir Kürtlere ata bulmaya çalışan ve Kürtleri adeta çok babalı gösteren batılılar bir zamanlar MEDleri Kürtlerin ataları olarak gösteriyorlardı. Sonra MED’lerin Turanî ve Orta Asyalı bir kavim olduğunu öğrendikleri andan itibaren bu defa sessiz-sedasız Kürtleri ARYANİ olarak göstermeye başladılar. Aslında Kürtlerin MED olarak gösterilmeleri bizi rahatsız etmiyordu. Çünkü sonunda Türk oldukları ortaya çıkacağından dolayı seviniyorduk. Ancak Bizans’ın çocukları erken farkında oldular ve çark ettiler. Şimdi de Kürtleri Bizans’a yani kendilerine bağlamaya başladılar. Artık son babamız şimdilik ARYANİLER’dir, haberiniz olsun Kürt soydaşlarım.
Bu güne kadar MEDler hakkında çok bilgiye sahip değildik. Ancak BAYRAKDAR hocam, “Bilinmeyen Bir Türk Ulusu KAYANİLER” adlı eserini Türk kültürüne kazandırması ile, MED’lerin atalarının KAYANİLER, bir başka deyişle KEYANİLER olduğunu öğrendik.
Peki kim bu KAYANİLER?
(1970-1980)
Oniki Eylül'den önce;
Yani ben solmadan önce...
Bir gurup Aşık,
Gencecik bir kuşak,
KIZ KISMI SI
Antepçe
“Kız karnı Katır karnı”dır diyor,
Anam beni evermek istiyor.
Kele kız daha ben ne yedim ki?
Anam durmadan falcı besliyor.
Ben artık insanlara doydum,
Hayvanlarla dost olacağım...
İnsanı bir kenara koydum;
Hayvanlarla dost olacağım...
Hayvanlarda vefa duygusu,
-Yazının icadından önce de insanların bir kısmı doğaçlama olarak, ölçülü sözlerle konuşuyorlardı. Ancak bu şiirler yazılamadıkları için günümüze ulaşamamışlardır. Peygamberler ve Filozoflar, toplumları etkilemek için bazan şiire başvurmuşlardır. Bu nedenle şiirin tarihi insanın konuşmayı öğrendiği tarih kadar eskidir.
-Kur'an-ı Kerim nazil olmadan önce, Arap toplumunda şiir ve edebiyat en parlak dönemini yaşıyordu. Meşhur Arap şairler, yazmış oldukları güçlü ve etkileyici şiirlerini Kabe'nin duvarına asıyorlardı. Bazı Kral ve Padişahlar ünlü şairleri sarayına alır, sanatçıya değer verirlerdi. Şiirin sihirli gücü ile Kralları etkileyerek, saraylarda mutlu hayat yaşayan şairler de olmuştur. Fuzuli, Nedim, Nabi, Ömer Hayyam, Pir Sultan Abdal ve Karacaoğlan gibi şair ve ozanlar, şiir sanatının mürüvvetini de görmüşler ve Sultanlar'a konuk olmuşlar.
-Ancak Kur'an-ı Kerim bölüm bölüm nazil olduğunda, onun edebi gücü karşısında Arap şairler, utancından Kabe duvarına asmış oldukları şiirlerini indirmek zorunda kalmışlardır. İslam Dini'nin daha hızlı yayılmasında Kur'an-ı Kerim'in edebi ve şiirsel sanat gücünün etkileyici rolü olmuştur.
Bir örnek vermek gerekirse, İhlas Süresinin kafiye düzenini görelim;
Kulhüvallahu ehad,
Allahüssamed,
-OSMANLI, HAMİD VE MECİD:
İmam Hatip Lisesinde okurken, Mısır El Ezher Üniversitesinden mezun merhum Adil ÖZBERK hocamız vardı. Kur'an ve Tefsir Derslerimize girerdi. Bir gün konu Osmanlının yıkılışına gelmişti. Şu ilginç açıklamalarını unutmak mümkün olmadı. Bunu sizinle de paylaşmak istedim:
- “Osmanlı şöyle yapsaydı, böyle yapsaydı yıkılmazdı diyoruz. Ancak bizim Namazın sonunda okumuş olduğumuz duamızda bile Osmanlı'nın ömrünün HAMİD ve MECİD ile sona ereceği yazılıdır. Ettehiyyatü'ya oturduğumuzda, selam vermeden önce “Allahümme Salli ve Barik” dualarının sonunda İNNEKE HAMİDUN MECİD diyoruz. Dua'nın tamamını yazalım: “Allahümme Salli Ala Seyyidina Muhammedin Ve Ala Ali Seyyidina Muhammed. Kema Salleyte Ala İbrahime Ve Ala Ali Seyyidina İbrahim. İnneke Hamidun Mecid”. İşte bu bir tesadüf değildir. İnsanlar gibi, milletler de doğar, büyür ve ölürlermiş. Cenab-ı Allah Osmanlı'nın ömrünü ABÜLHAMİD VE ABDÜLMECİD ile tamam edecekmiş. Öyle de oldu”.
Ayrıca, Osmanlı’nın ilk kuruluşu sırasında Şeyh EDEBALI’ya misafir olan Osman GAZİ’nin, Kur’an-ı Kerim olan odada ayağını uzatarak yatmaktan haya ettiğini biliyoruz. Kur’an’a olan saygıdan dolayı sabaha kadar oturmak zorunda kalan Osman GAZİ’nin “Altı Saat, Yirmi Dakika” uyumadığı ifade edilmektedir. Alimler, Allah tarafından her bir saat için Osmanlı’ya bir asır, altı saat için toplam “620 yıl” ömür verildiğini ifade etmektedirler. Bu 620 yılın sonları HAMİD ve MECİD ile bitince, duamız ve tanınan ömür birbirini onaylayınca Osmanlı’nın vadesi son bulmuş oldu.
0412.2006
Mehmet Demir Atmalı
-PAPA AĞCAYA NE DEDİ?
--Mehmet Ali AĞCA'nın Papa Jenpaul'a sıkarak öldürmek istediğini ve Papa'nın da Ağca'yı affederken kulağına bir şeyler fısıldadığını biliyoruz. Ancak, dudak okuyucuları bile Ağca'nın kulağına Papa'nın ne dediğini bir türlü çözemediler.
Tarihte yine buna benzer bir olay olmuştu. Türk Hun Hükümdarı ATTİLA, İtalya'yı almak isterken zamanın Papası, ATTİLA ile gizli bir görüşme yapmıştı ve ATTİLA İtalya'yı almaktan vazgeçmişti. İşte bu görüşmenin de içeriği halen bilinmemektedir. Papa ATTİLA'ya ne dedi de, İtalya'yı almaktam vazgeçmişti?
M.Ali AĞCA, İtalya'daki Papalar'ın gizli konuştuğu ikinci Türktür. Sizce Papa ATTİLA'nın ve M. Ali AĞCA'nın kulağına ne dedi?
Bence Papa şöyle demiş olabilir; 'Anlayacağın ben de Müslümanım, onları idare ediyorum. Durumu çaktırma, iyi gidiyor.'
Ya Sizce ne demiştir?
--Bir varmış, bir yokmuş... PATAGONYA diye bir ülke varmış... Bu ülkenin GEÇİM(ekonomi) ve SEÇİM işlerini IMF(International Mafia Fonu) idare ediyormuş... İç ve dış siyasetine MASONLAR yön veriyormuş... Köşe başlarını Devşirme-Dönme Sabetayistler ve Misyonerler tutmuş, dış ülkelere casusluk yapıyorlarmış... Kısacası bu ülke CASUS CENNETİ imiş... İktidara gelmek isteyen, önceden PENTAGON'dan, YAHUDİ LOBİSİ'nden İCAZET alırmış... Bu ülkede MASON DERNEKLERİ serbest imiş... Üst düzey BÜRO KIRATLAR'dan MASON olmayan terfi edemiyormuş... Bir çoban, bu ülkeyi 30 yıl boyunca yalan söyleyerek idare etmiş...
--IMF denen Mafia, Tütün ve Şeker Pancarı ekimini yasaklamış... Kısacası herkesin bir MAFİA'sı varmış... Sulukule Mafiası, Futbol Mafiası, İhale Mafiası, Kumar Mafiası, Çek-Senet Mafiası, Gecekondu Mafiası, Arazi Mafiası, Sahil Mafiası, Uyuşturucu Mafiası, İlaç Mafiası, Vize Mafiası, Organ Mafiası, Gümrük Mafiası, Sahte Para Mafiası, Naylon Fatura Mafiası, Tayin Atama Mafiası, Otopark Mafiası, Kapkaç Mafiası, hatta Umumi Tuvalet Mafiası dahi varmış... Daha saymayı unuttuğumuz mafialar da varmış... Kısacası hiç kimse devlete baş vurmadan, kendi Mafiasına müracaat edermiş ve işini halledermiş...
--Bu ülkenin Devşirmeleri yağ-bal içerisinde yaşarmış, öz evlatları hastahanelerde rehin kalırmış... Ceza evleri dolunca, on yılda bir AF çıkartıp boşaltırlarmış... Terör örgütleri Ceza evlerinde otomatik silah ve cep telefonu ile eğitim görürlermiş... Ülkenin genç nüfusu Eroin, Esrar ve Extazi hapı kullanırmış... Okullarında uyuşturucu kullanma yaşı 13'e kadar inmiş... Çocukların bir kısmı küçük yaşta TİNERCİ olmuşlar...
--PATAGONYA Ülkesinde BAKİRE olan kızlar ayıplanırmış... Bu nedenle ülkede Bakire bulmak çok zormuş... Eşini Kıskananı ayıplarlarmış... Ülkenin Başbakanı tarafından, vergi rekortmeni olan Kadın Tüccarlarına, Genelevi Patronlarına (Manukyan ve Sümbül Hanım) PLAKET verilirmiş... Adım başı CAFE'ler ve SULU KULE'ler varmış, çöpçatanlık yaparlarmış... Bu ülkede en kolay para kazanma yolu kadın ve adam satmaktan geçermiş... Aynı zamanda yaklaşık 25 bin civarında HOMOSEKSÜEL varmış (vay erkeklik vay, ne hallere düşmüşsün) ... Beş Yıldızlı otellerine Polis giremezmiş... Otobüsten yapma GEZİCİ GENEL EVLERİ de varmış... Hem seyahat ederlermiş, hem de nefsini körlerlermiş. Kısacası AB'ye girecek kıvama gelmişler...
--Sigaradan, Kanserden hastahaneler dolup taşarmış... Gizli AİDS hastaları varmış... Her yıl binlercesi ölürmüş... Dünya Devletlerine borcu çokmuş... Yeni doğan her bebek, borçlu doğarmış... Ülkede RÜŞVETSİZ hiç bir iş görülmezmiş... Vatandaşını dolandıran Bankerler, Çingen Civanlar, Uzananlar, Kısalanlar banka batırıp yurt dışına kaçarlarmış... Bu vurgunlardan dolayı ENFLASYON denen bir HIRSIZ, her gün vatandaşın cebinden parasını çalarmış... Bu yoksulluğun cezasını fakirler çekermiş... Kısacası ülkenin parası pul olmuş, boşanmalardan dolayı çoğunluğu dul kalmış...
--İşçileri SARI SENDİKALAR'a üye imiş... İşçilerin Bayramı varmış ama, İşsizlerin Bayramı yokmuş... İnsanlara Deniz Kumundan Toplu Konut yaparlarmış, depremlerde en az 20 bin kişi ölürmüş... Hazine arazileri, deniz sahilleri Mafialar tarafından parsellenmiş... Bu ülkede Kömür varmış, ama ne tuhaftır ki, Kömürleri dışarıdan gelirmiş... Petrolleri ve Yer altı Madenleri yabancıların elinde imiş... Çiftçilik ve Hayvancılık yok edilmiş, ülkenin et ihtiyacı dışarıdan temin edilirmiş...
Sensin o, titreten gönül telimi,
Sevgine muhtacım, canım sevgilim...
Dinledim kalbimi, koydum elimi;
Hasretin olmuşum, hanım sevgilim...
Bizi de askerlik ayrı düşürdü...
Metres tutan bir Güruh,
Hep Aşk'tan bahsediyor...
Laşka olmuş nice Ruh,
Hep Meşk'ten bahsediyor...
Ne Yiv kalmış, ne de Set,
Mehmet Bey iyi günler.Arama motorundan bulduğumuz 'TÜRKLERİN PEYGAMBER SEVGİSİ' isimli yazınızı okuduk ve çok beğendik.Çeşitli kaynaklardan aynı konuları seçip toparlayarak müthiş bir kompozisyon yapmışsınız.Yazınızı kopyalayarak arkadaşlarıma da gönderdim ancak küçük bir ayrıntıyı size belirtmeden ...