Nİ’MET
Gözlerimle uyuyorum,
Kulağımla duyuyorum,
Ağzım ile doyuyorum
Bu ne güzel nimet Tanrım.
Nice akılsız başlar taşıdı bu ayaklar,
Ne beyhude sevdalar haykırdı bu dudaklar...
Nice dileklere gebe kaldı bu adaklar...
Rüya gibi, nasıl da geçti ömrün yarısı?
Nefsi öldürmek için yemek yedik yalaktan*,
On iki,
Evet.., On iki neki?
Bir'in yanında iki...
Veya;
On'un üstüne iki...
Yani;
OLSAYDI!
Kırk yaşında bir çocuğum,
Anam bana öyle derdi.
O benim nazar boncuğum,
Aramızda sevda vardı.
GÜZELLEME
Gözele adını koyarlar,
Fıstıki Yeşile boyarlar.
Namını Fizan’da duyarlar,
Söz etme, ben de Antepliyim.
Bütün bedenini sarmış bir gurur,
Helal Haram demeden aşır, aşır...
Burnunun dibine teper de durur;
Mutfakta yiyip, tuvalete taşır...
Bilmeden yaradılış gayesini,
Dolmuş:
Dolmuş, Dolmuş diyorlar,
Hep yalan söylüyorlar...
Halen yolcu almakta;
Yine 'dolmuş' diyorlar...
Dur Güzel! Dur hele, sorgu sual ver! ! !
Bu gönüle destursuz giremezsin...
Bu gönülde bir kişilik yer vardır,
Beynindeki tuzağı kuramazsın...
Eskilerde, birlikten kuvvet doğardı;
Şimdi ise; kuvvetten birlik doğuyor...
Eskiden, Kar'lar lapa lapa yağardı,
Şimdiyse; insanları seller boğuyor...
Eskiden, Adalet Mülkün Temeliydi,
Doğma bebek doğma!
Yetim kalacaksın...
Açma çiçek açma!
Bir gün solacaksın...
Doğma bebek doğma!
Mehmet Bey iyi günler.Arama motorundan bulduğumuz 'TÜRKLERİN PEYGAMBER SEVGİSİ' isimli yazınızı okuduk ve çok beğendik.Çeşitli kaynaklardan aynı konuları seçip toparlayarak müthiş bir kompozisyon yapmışsınız.Yazınızı kopyalayarak arkadaşlarıma da gönderdim ancak küçük bir ayrıntıyı size belirtmeden ...