Mehmet Demir Atmalı Şiirleri - Şair Mehm ...

Mehmet Demir Atmalı

KARAYILAN FİLMİNE BİR ELEŞTİRİ
_1-Bu eleştiriyi yapmadan önce Karayılan’ı “Antep Harbinin Bütünü” içerisinde ele almak gerekirdi. Karayılan’ı veya Şahinbey’i sadece ön plana çıkarmak doğru olmaz demiştik. Bu dizide Karayılan ön plana çıkarılmıştır. Bu durumda Şahin Bey’e haksızlık olmuştur. Şahin Bey’i ön plana çıkarırsanız, Karayılan’a haksızlık olur. Her ikisine de gerektiği kadarı ile yer vermek lazım bence.
_2- Filmin adı Karayılan olduğuna göre, hayali senaryolarla yola çıkmışlar. Çünkü Karayılan’ı Antep’in Barak Köyleri’nde Arap Mimarisi ile yapılmış Kerpiç evde gösterdikleri gibi, annesini de Arap Kıyafeti giyen biri olarak göstermişler. Halbuki Karayılan Çadırda yaşamaktadır ve bir Aşiret Reisi’nin Kadını olan annesi Ayşe de başına köşeli fes takmaktadır.
_3- Diziye göre Karayılan çocuk iken, önünden bir Karayılan geçiyor, o da Yılan’a bakıyor ve “Karayılan” diyor ve böylece “Karayılan” ünvanını almış gibi gösteriliyor. Bir insan önünden geçen bir Yılan’a bakarak kahraman olamaz ve bir ünvan alamaz. Oğuzhan gibi o yedi başlı Ejderhayı ödürmeli ki bu ünvanı alabilsin. Halbu ki, Karayılan’ın “Karayılan” lakabını almasında hiçbir yılan ile uzaktan, yakından ilişkisi yoktur. “Karayılan” adı babasından kendisine kalmıştır. Kitabımızda değindiğimiz gibi, esmer/kara olan Baba Mamo’nun komşu Ermeni Köylü ile bir kavgası olur. Mamo, tek başına kılıcını alarak bu Ermeni Köyü’nün erkeklerini perişan eder ve davarlarını alır eve döner. Komşu köylüler, Ermeni Köyünü kınarlar; “nasıl olur da siz bir tek kişiye dövülürsünüz? ” diye sorarlar. Ermeni erkek ve kadınları da; “adam elimize bir geçseydi zaten onu dövecektik, ancak adamı bir türlü yakalayamadık, ADAM KARA BİR YILAN GİBİ KAYIYORDU ADETA” derler. Bundan sonra Mamo’nun adı KARAYILAN olur. Ve daha Mulla Karayılan 16 yaşında iken, Mamo 1904 yılında Ermeni Eşkıyalar tarafından Şehit edilir. Bu nedenle Baba Mamo’nun 1920’lerde başlayan Antep Harbine katılma gibi bir şansı olmamıştır. Ama bu dizide Baba Momo, şehre geliyor ve Başkarakol’da Fransızlar’ın Türk Bayrağı’nı indirme hadisesine katılıyor, Fransız Askerine silah sıkıyor ve kendisi orada Şehit ediliyor. Aslında Bayrak indirme olayında silah kullanılmamıştır. Çünkü halkın olmadığı bir zamanda bu bayrak indirilmiştir. Ayrıca daha önceden İngilizler silah toplattıkları için, kimsede Tabanca veya pıçak dahi yoktu.
_4-Yine Karayılan, Ermeni bir kıza aşık olmuş gibi gösterilmektedir. Karayılan, Pazarcık’a bağlı Elif Mezrası’nda çadırda yaşarken, daha Antep Karayılan’ı tanımıyordu. Köyde akrabası Elif ile evliydi. Kendisi tek başına, o bölgeye yakın olan Karabıyıklı Baskını’nı yaparak, Fransız Askerleri’ni tamamen öldürdükten sonra esirleri köyüne götürür ve Antep halkı öylece Karabıyıklı Baskını ile Karayılan’ın adını duyar ve Heyet-i Merkeziye onu şehre davet eder. Eğer Antep’ten savaşa katılmış olsaydı, esirleri Antep’e getirmesi gerekirdi.
_5-Yine dizide, heyet ve arkadaşları Karayılan’ı savaşması için ikna edemiyorlar. O hep savaşmaktan kaçıyor. Halbuki Karayılan Karabıyıklı Baskını’na Atatürk’ün ve Kazım Karabekir’in mektuplu talimatları ile katılmıştı. Antep’e girmeden önce zaten savaşı kendisi başlatmıştı ve savaşın içinde idi.

Devamını Oku
Mehmet Demir Atmalı

KIZIM ELİF'E

Gördüm mü sana benzer bir kızı
Hemen kalbime girer biz sızı
Kur'an'da alfabenin yıldızı;
Sen dimdik duran Elif gibisin.

Devamını Oku
Mehmet Demir Atmalı

Ben artık siyaseti bıraktım,
Çünkü ben, bu gün sınıfta kaldım.
Şöylece etrafıma bir baktım;
Bütün emeklerim boşa imiş...

Parti deyince midem bulanır,

Devamını Oku
Mehmet Demir Atmalı

-Dostlarım ne ile uğraştığımı
soruyorlar; sonu (T) ile biten
mesleklerle uğraşıyorum...

Siyaset
Ticaret

Devamını Oku
Mehmet Demir Atmalı

KÜRT DEVLETİ YERİNE SÜRYANİ DEVLETİ?

- “17. yüzyılın başlarında İran’da çok ünlü bir Yahudi kadın yaşıyordu. Adı Asenath BARAZANİ idi. Babası Haham olan Asenath, Yahudi din ilimlerini tahsil etmiş ve Yahudi bilgini olmuştu. Yahudi Asenath BARZANİ’nin soyundan gelenler de “BARZAN” ünvanı aldılar ve Kürtleşerek İslam Dinine girdiler. Bu yetmedi, Nakşibendi Tarikatına da girdiler. (N. Erbakan, Turgut Özal ve T. Erdoğan’ın Nakşi olmaları bir tesadüf mü acaba?) Kuzey Irak’taki bölgesel Yönetimin Başkanı Mesut BARZANİ, işte bu BARZAN Aşiretine mensup bir YAHUDİ DÖNMESİDİR. Tıpkı bir suikasta giden gazeteci Musa ANTER gibi…
-Genel Kurmay arşivlerinden yararlanarak “Soykırıma Uğrayan Türkler” adlı kitabı yazan tarih araştırmacısı Gökhan BALCI da, Barzan Aşiretinin kökünün Kürtler’e dayanmadığını ifade etti.”*
-Türklerin Kürtçeyi yasakladıklarını ileri süren PKK'lılar, Barzani'ye ne diyecekler bakalım? Barzani, Sözde Kürt Meclisi’nde almış olduğu bir kararla GURMANÇCA'YI YASAKLADI. Bundan sonra Irak Kürt Bölgesinde SORANİCE KONUŞULACAK. Aslında SORANİCE(Süryanice) Kürt Lehçesi değildir. Arapça ve İbranice kökenli bir dildir. Aynı zamanda(Soraniler) Süryaniler Hıristiyandır. Gurmançlar Müslümandır. Talabani Kürt olmayıp, Hıristiyan bir Süryanidir. Süryaniler Kürt Değildir. Ermenileri Kürtlere zoraki akraba yaptıkları gibi, Süryanileri de Kürtlere akraba yaptılar. Türkiye Kürtleri GURMANÇCA konuşurlar. Barzani de kendi eliyle Yahudi olduğunu belgelediğine göre, Kürtler bu işin neresinde kaldı acaba? Ermeni araştırmacı Johannes Lepsius'a göre; 'Bu yolda Kürtler ölecek, Zafer Ermenilerin ve Süryanilerin olacaktır'. diyor. Yani yine; 'Alavere, Dalavere Kürt Memet Nöbete' oluyor. Şimdi Gurmanç Kürtleri bu işe ne diyecek bakalım? Artık Irak'ta Gurmançca yasaklandığına göre, Gürmançların mücadelesi de suya düşmüş oldu. Daha devlet olmadan Süryanice’yi (Soranice) Kürtlere dayatanların, Türkiye’den hak istemeye ne yüzleri olacak acaba? Kürtlerin Türk Soyundan geldiklerini düşünürsek, Kürtlerin yine Türk Devletinin yanında olmaktan başka çareleri kalmadıklarını görecekler. Kürler, tarih boyunca Türk Devleti ile bitlik olunca hep güçlü olmuşlardır. Bu defa da Türk Devletinin yanında olacaklarını umarım.
-Amerika önce İsrail Devletini Kurdurttu, sonra Ermenistan’ı, şimdi de Kürt Devleti adı altında bir SÜRYANİ DEVLETİ kuruyor ki, üslerini burada konuşlandıracak, İran'a vuracak ve Ortadoğuyu Süryani Devleti üzerinden kontrol edecek.

Devamını Oku
Mehmet Demir Atmalı

-Çocuk Cenini'nden makyaj
Vahşete bak....

Makyajı gördü tenin,
Yüzüne sürdün cenin...
Bir bebeğin elleri;

Devamını Oku
Mehmet Demir Atmalı

KRAVAT'IN ÖYKÜSÜ

--Argoca “Medeniyet Yuları” dediğimiz Kravat'ı çocukluğumdan bu yana sevmezdim. “Yılan'ın sevmediği ot burnunun dibinde bitermiş...” Talebelik başladı, Kravat takmaya başladım. Daha sonra memuriyet ve politika... Bir türlü bu Kravat'tan kurtulamadım. Aslında Kravat'a olan tepkim, kendisinden olmayıp, Batı kaynaklı oluşundandır. Bir Doğulu olarak, Batı'dan gelen her şeyi kolayca kabullenemeyişimden ileri gelmektedir. Hemen altında bir Bit Eniği ararım. Çünkü Batılı ülkelerin mazisi sabıkalıdır. Bu kuşkuculuk bizim kanımıza işlemiştir. Bir süre direndikten sonra, bazılarına yenilir ve kabulleniriz. İşte Kravat da, bu yenilginin sonucu olarak, boynumuza taktığımız bir Yular'dır.
--Evet Yular'dır diyorum. Çünkü Kravat'ın öyküsü de öyle diyor: Hz. Musa bir gün Tur Dağı'nda Cenab-ı Allah ile haberleşirken, Allah ona; “Ya Musa, bana ACİZ BİR MAHLUKAT(yaratık) getir” demiş. Hz. Musa Kızıl Deniz'in kenarında dolaşırken, kendi kendine konuşurmuş; “Allah'ın yanında en aciz mahlukat ne olabilir acaba? ” diye düşünüp dururken, karşısına uyuz, yara bere içerisinde, zayıf ölmek üzere olan bir KÖPEĞ'e rastlar; “olsa olsa bundan aciz bir mahlukat olamaz” demiş ve elindeki kendiri düğüm yapmış, halka şeklinde köpeğin boynuna geçirmiş, çeke çeke Tur Dağına götürürken; birden aklına bir soru takılmış ve sormuş; “Ey Musa! Senin en aciz mahlukat olarak gördüğün bu köpek, belki de Allah'ın yanında en kıymetli bir varlıktır. Sen nereden biliyorsun? Çünkü onu da Allah yaratmıştır. Belki de sen bu köpekten daha değersiz olabilirsin...” demiş.
--Hz. Musa bu hareketi ile ne kadar yanlış yaptığını, Allah'ın yarattığı Köpeği hor gördüğünü anlamış. Hemen Köpeğin boynuna takmış olduğu YURAL'ı çıkarıp kendi boynuna takmış ve öylece Allah'ın huzuruna varmış; “Allah'ım beni bağışla. Ben senin yarattıklarından bir köpeği hor, hakir gördüm. Ben sözümü geri alıyorum. Aslında DÜNYADA EN ACİZ MAHLUKAT BENİM. Affet beni” demiş...
--Cenab-ı Allah, son anda hatasını görerek, bu hatasından dönen Musa'yı affetmiş. Eğer Musa bu hareketi yapmayıp, o Köpeği Allah'ın huzuruna götürmüş olsaydı, belki de elinden PEYGAMBERLİK GİDECEKTİ. Çünkü büyüklenmek, başkasını hor görmek çok büyük günahlardandır.

Devamını Oku
Mehmet Demir Atmalı

-Tüm Sigara İçenlere...

Gönlümce ötecek kuş bulamadım,
Sabır deyip, içime atıyorum...
Sigara içmeyen eş bulamadım,
Gün geçtikçe, tükenip bitiyorum;

Devamını Oku
Mehmet Demir Atmalı

NASIL OYUNA GELDİK

-Tarih boyunca Dünya Hakimiyeti, her milletin arzu ve hayali olmuştur. Milletlerin birbirlerine çelme atma, hile yapma alışkanlıkları da hep var olmuştur. Geçmişte bazı Türk Devletleri Çinliler'in hileleri ile içeriden yıkılmışlardı. Bu nedenle, Türk Kavmine gönderilen “Oğuz” Peygamber'in Milletine uyarısını hatırlayalım: “Ey Türk Milleti Sözümü İşitin! Düşmanın(Çin) tatlı sözlerine, yumuşak İpek Kumaşına aldanma! ” demişti.
-Türk Milleti, 17 İmparatorluk kurmuş. Bu İmparatorlukların bünyesinde, ayrıca İki yüz devlet kurmuştur. Bu devletlerin tamamına yakını dışarıdan yıkılamamış, içeriden nifak sokularak yıkılabilmişlerdir. “iki Türk bir araya gelince devlet kurar, üç Türk bir araya gelince devlet yıkarmış” sözünde haklılık payı büyüktür. Ne yapalım, bizim de zaafımız budur. Kızılderililer(onlar da Türk imiş meğer) gibi her birimiz ayrı ayrı Reis olmak isteriz. Kızılderililer de, başına bir kuş tüyü takan Reisliğini hemen ilan eder. Birbirlerine tabii olamayınca Beyaz adam soylarını bitirdi.
-İşte düşman bu zaafımızdan faydalanarak ikicilik yaratmış, bu gün dahi bizi köşeye sıkıştırmayı başarmış durumda. İkinci bir zaafımız da; Kadına karşı olan zaafımız. Osmanlı Sarışın, Mavi ve Yeşil gözlü kadınlarla evlenmekle, Saraya ilk Casusları almış oldu. İşte çöküşün ilk temeli atılmış oldu. İsrail'in kuruluşunda da Sirklerde dans eden Mavi gözlü balerin kızların rolü büyüktür. Baltacı Mehmet Paşa'nın Katerina için Rusya'yı almaktan vazgeçtiğini hepimiz biliriz. Bunu kabul etmeyen Tarihçilerimiz var. Bu konuda iddialı değilim. Bir zaafı ortaya koymak için bu örneği verdim. Üçüncü zaafımız, İnancımız konusunda bilgisiz oluşumuz ve Dine karşı kayıtsız şartsız teslimiyetimizden dolayı, Din olarak bize yutturulan her şeyi bilgi eksikliğimizden dolayı hemen kabul edişimizdir. Dördüncü zaafımız; çok çabuk asimile oluyoruz. Bu nedenle Dilimizi bir kuşa benzetmişiz...
-Osmanlı'yı Top ve Tüfek ile yenemeyeceğini anlayan düşman; inancımızı, kültürümüzü, dilimizi, kimliğimizi yozlaştırarak bizi tuşa getirmiştir. Osmanlı'nın ve İslam Alemi'nin nasıl oyuna geldiğini, İngiliz Casusu Lavrens'in anılarından anlıyoruz. Gayet iyi Türkçe, Arapça ve Farsça bilen Lavrens, Osmanlı topraklarında Din Adamı kılığında dolaşarak, Vaazlar, Hutbeler vermiş, Müslüman Arapları Devlete karşı kışkırtmış, Arap ve Pers Milliyetçiliğini ön plana çıkarmıştır.

Devamını Oku
Mehmet Demir Atmalı

Kayıp:
Dost kaybetmek ister isen; ortak ol...
Post kaybetmek ister isen; yırtık ol...

Kadın:
Dengine düşen her kadın güzeldir,

Devamını Oku