Yürürken parlak yıldızların üstünde sessiz,
Sıktılar boğazımı, bıraktılar nefessiz.
Çiçeklere can verirken bahçemde ışığım,
Bilmem neden kesti nefesimi sarmaşığım.
Bir sevgilinin adıdır benim adım, lafta,
Astılar boynuma bir kara ferman,bir yafta.
Benim gönlüm gökyüzü olsa ne fayda
Sen uçmayı bilmedikten sonra…
Bazen Önümde,
Bazen arkamda,
Bazen sağımda,
Bazen solumda…
Beni hiç terk etmez.
Güller ektim renk renk yüzüme ben
Açınca gülsün diye yüzüm.
Gözyaşımla sularım onları,
Solmasın diye benim güllerim.
Onun için ağlar iki gözüm.
Okşarım her sabah başlarını,
Çatladı zaman en kavi yerinden.
Seçilmiş kişi
Ali’ye bırakmak oldu emanetleri
İsa’dan önceki zamanla şimdiki zaman
Aynı zaman,
Geçen zaman değil,insan…
Zaman ölmez.
Yine olur sabah
Deli bir rüzgâr gibi esti zaman,
Neyim var neyim yok alıp götürdü:
Gençliğimi,saçlarımı… El aman!
Ancak bıraktı bana gönül yarasını…
Umutlarımı hep silip süpürdü.
Ağarttı saçlarımın karasını.
Hafif kemerli burnun
Küçük ve biçimli ağzın
İncecik derli toplu kiraz gibi
Kırmızı dudakların…
İtalyan üstatlarının yaptığı resim gibi
İnce yüzün…
Sen güzelsin ama
Gülüşün daha güzel
Ve sadece sana özel.
Güldüğün zaman sen,
Karanlıklar güler,
Gözlerinden muhabbet akar.
Ne zaman gözlerimi assam
Çamaşır ipine güneşli havada
Kurusun diye…
Bulutlanır gökyüzü birden
Yağmur yağar şakır şakır
Kalmaz ikindiye…
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!