Kendimi sokak çocuklarıyla mukayese ediyorum.
Öyle terli, öyle aç ve öyle susuz sıcaklığa.
Onlar gibi sıcağı hissediyorum,
Onlar gibi kardan nefret ediyor, yağmuru oldukça seviyorum.
Seni yâd ettiğim akşamlarda,
Kendimi bir sokak çocuğunun bruva çiziminin başında buluyorum,
Mutlu şiirlerde yazabiliyorum ben, mutluluk problemini aştığım
zamanlarda,
Ölümü tekrar ediyorum, bu harika bir his!
Ölümün sağlamasını yapıyorum,
Ve bam!
Beni bilmem kaçıncı defa yere serdiniz.
Sana gelen yollarımdan hastayım son 3 şarkıdır.
Duymuyorum diye dinlemiyorum sanma,
Sana sakladığım son sigaramdan kırıldım az evvel,
kayboldum az önce kendi evimin balkonunda,
Yıllardır aradığım kadının, adını unuttum evimin Bodrumunda.
Kalbim karıncalandı benim,
Çiçekler ektiğim yollarda topraklarımı kuruttular.
Böyle yazacağım hiç çekinmeden.
Filizlensin diye sarıldıklarım, çamurumdan şikâyet ettiler.
Bana çamur atmayın,
Ben çamurun kendisiyim.
Yormayın kendinizi, sırtlarınızı, sırtlanlarınızı.
Sen beni kendimle bıraktın nasıl başarabildin ?
Delisin derdin,
Beni bir delinin ellerine, sensizliği görmüş, yahu çıldırmış gibi duvar yumruklayan bir delinin ellerine, zamana…
Sahi sen beni bıraktın. Nasıl yaptın ?
Ben şimdi senin kadar başarılı değilim beni bırakma konusunda, bana yardım et.
Allah baba konuşmuyor benimle, okşamadığı gibi saçlarımı. Yumrukladığım duvarlar buna şahit.
Ben sana şiirler okumuşum sen neden dinlememişsin ki?
Hayaller kurmuşum, yamacına sokulmuşum, neden beni savurmuşsun ?
Seni saraylarda yaşatıyordum inan bana.
Yani az kalsın yüreğimin şatolarından ruhunun şarkıları dinlenilecekti
Sen benim yüreğimin saraylarını neden toprağa birlemişsin ki?
Bugün seni özledim biliyor musun?
Orda gözüne toz kaçsa, burada kalbim kirlenir.
Batsa bebeklerine bir karanlık, benim günüm lekelenir.
Yâd ederken gözlerini gönül penceremde,
Seni görmedikçe gözlerime kan oturuyor.
Boyun eğerken karanlık senin önünde,
Hikâyemin başladığı yerde alnıma yalnızlığı kazıdılar.
Bir gün o kadar büyüdüm ki, kalbimin yerini öğrendim. Hem de
Nilgün gibi.
Bir sokak daha uzattım evin yolunu,
Çünkü beynimin billurlarındaki şarkı henüz bitmemişti.
O sokakta korkuyu öğrendim.
Ogün Sipahi canına kıyma kararını 4. Sigarada almış.
Ben şarkıyı kapattığımda 3. Sigaram yarımdı.
Sırf bu yüzden bile hep derim, 1 sigara eksiğim var bir ölüden.
Ben hep bir eksiğim.
Siz hep 1 fazlasınız.
Sofralarınız kalabalık, ekmekleriniz hiç yarım değil ama o evin kapısında hep en az 4 kişisiniz.
Ölmeye teras katında pijamalarını ararken karar vermişti;
‘Ne zaman nereye koyduğumu unutsam ve ne zaman bir şeyleri bulmak zorunda hissetsem aynı kararı alıyorum’ demişti sonra.
Mandalina soyarken ölmek istemişti bir keresinde; beyaz kısımlarını soymak çok zormuş ve tırnaklarının dibine doluyormuş.
Tırnakları yüzünden de ölmek istemişti; kirlenecek kadar uzun, kesemeyecek kadar kısa olduğunda öylece beklemek ve birileri görecek diye utanmak kaçınılmaz utanç vericiymiş.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!