Mâlûm an gelir,
Boyun eğersem kader yazıma;
“ K ı z ı n ı n ö z l e m i n d e n,
K a r ı s ı n ı n s ö z l e r i n d e n
Ö l d ü. ”
Yazın mezar taşıma! ..
Unutmak istiyorum seni,
Gönderdiğin lâleyi,
O sıcacık öpücüklerini,
Tatlı tatlı sözcüklerini,
Senden kalan tüm hâtıraları…
Bir tesâdüftü
Şebin’de karşılaşmamız..
Bir anda
Alevlenen aşkımız,
Tesâdüftü…
Sevgi
Dilenilmez,
Hak edilir…
Hak eden insan da
Candan,
Ölümüne sevilir…
Gördüğün topluluklar, insan değil, sürü! ..
Onlara revâ görülür, işkencenin her türü! ..
17 Aralık 1997, Malatya
Giymiş üzerine şalvarını,
Çekmiş önüne peşkirini,
Değiştirmez hiç şeklini,
Canımın içi, Yörük Güzeli…
Eline kaşığı aldığında,
Kırmızı renginle benziyorsun güle.
Uzaktan çok güzel görünürsün lâle.
Görünce seni, dalarım hülyâlara.
Sen ise mahcup mahcup bakarsın, lâle! ..
Etrafında meleşip durur kuzular.
Sevmiyorum artık duyuyorum nefret,
Yaralarım sarmadın durmadan azar…
Etmedin gönlüme zerrece merhamet,
Aşk, sevgi ne varsa bitirdin azar azar…
Ne çıkar olsa da dostun yazar,
Oya gözlerin, canlanır gözümde.
Baktığım her güzelde seni bulurum…
Dönmedim hâlâ duruyorum sözümde,
Dünyada olmasa âhirette senin olurum…
İster sev beni, ister gül, ister eğlen,
Salmanlı Ovası’nda bir kız,
Melûl, mahzûn, boynu bükük..
Yüzü kirli, rengi yağız,
Elbiseleri solmuş, şalvarı sökük…
Yüzü gülmez, gözlerinde yaş.
ŞİİR LERİNİZİ OKUDUM VE HEPSİ BİRBİRİNDEN O KADAR GÜZELKİ VE HİSLİ.KENDİMİ BULDUM ŞİİRLERİNİZ DE.
DEVAMINI DİLER,SAYGILAR SUNARIM...